vatandaşlar tehdit oluşturan sıcaklıklara karşı hükümetlerinin tepki göstermesini istiyor. | Open Subtitles | يطالب المواطنون حكوماتهم باتخاذ اللازم حيال خطر ارتفاع الحرارة الوشيك |
vatandaşlar masum kabul edilirler. Hiçbir şey bu ihtimali ortadan kaldıramaz. | Open Subtitles | يفترض في المواطنون البراءة ولا يوجد شيء يمكنه سلب هذا الافتراض |
Kararsız ve şüpheci vatandaşlar ise, halkçılık ve milliyetçiliğin en güçlü sesi olma konusunda iddialaşarak rekabet eden politikacılara bakıyor. | TED | المواطنون المرتابون والمشككون يتجهون صوب السياسيين الذين يتنافسون ليروا من سيكسب لقب الصوت الأقوى للشعبوية والقومية. |
yurttaşlar, yeni hükümete bağlılığınızı belirtmeniz görevinizdir; kahraman ordumuza ve cömertçe yardımımıza gelen İngiliz askerlerine. | Open Subtitles | ايها المواطنون من واجبكم اعلان الولاء للحكومة الجديدة ولجيشنا البطل ولجنود انكلترا |
Pretty Lake vatandaşları bildiğiniz gibi, durumun şiddeti giderek artıyor. | Open Subtitles | أيها المواطنون في بحيرة الجمال كما تعلمون الوضع يزداد سخونة |
Bu grupların tek anlamı vatandaşların polise ayak bağı olmasıdır. | Open Subtitles | هذه المجموعاتِ تعني فقط المواطنون الذين يَقِفونَ في طريق الشرطةِ. |
Köprü yıkıldığı ve havaalanını köprünün diğer tarafında olduğu için birkaç vatandaş arabalarıyla köprüden atlayarak geçmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | بإختفاء الجسر والمطار من الجهة الأخرى للجسر عدد من المواطنون يحاولون قفز الثغرة بسياراتهم |
Bu yüzden Meksika'da, vatandaşlar, büyük riski altında etkili bir çözüm inşa etmek için savaşıyorlar. | TED | إذا في المكسيك، المواطنون في خطر كبير يقاتلون من أجل حل فعال. |
vatandaşlar kitle-kaynak çözümlerine katılıyor. | TED | المواطنون يتجهون نحو حلول جديدة للتعهيد الجماعي. |
vatandaşlar PM2.5'i müzik festivallerine başlık olarak uyarlıyorlardı. | TED | كما اعتمد المواطنون الجسيمات العالقة كعنوان للمهرجانات الموسيقية. |
vatandaşlar sözümüze olan inançlarını yitirmeye başlıyorlardı. | TED | بدأ المواطنون يفقدون إيمانهم في وعودنا. |
vatandaşlar! Toprak sahipleri! Mülksüzler Bildiriminden etkilenenler. | Open Subtitles | المواطنون وملاك الأراضي المهددون بإشعارات نزع الملكية |
Değerli vatandaşlar, unutmayın, gelecek sizin elinizde. | Open Subtitles | تذكروا يا أيها المواطنون المستقبل فى يدكم. |
Ana malzemesi kendini işine adamış çalışkan yurttaşlar biraz fındık fıstık ve son olarak, ailelerimizin bize verdiği sevgiyi de kattık mı ortaya sıcacık, yaşanacak en tatlı yer olan Buffalo çıkar. | Open Subtitles | انهم المواطنون المجتهدون هم المكون الساسى مع بعض المجانين التى تم رميها عليها وأخيرا حب عائلاتنا |
Çalışkan yurttaşlar topluluğuna birkaç duyarlı insan biraz fındık fıstık ekler son olarak ailelerimizin sevgi ve desteğini katarız. | Open Subtitles | انت تأخذ المواطنون المجتهدون وأضف اليهم بعض االمهتمين وربما القليل من المجانين الكل مرشوش بحب ودعم عائلاتنا الرائعه |
İşte bugün, dünya vatandaşları bunları anlıyor. | TED | وحين أن المواطنون العالمين يفهمون هذا الآن. |
Bu grupların tek anlamı vatandaşların polise ayak bağı olmasıdır. | Open Subtitles | هذه المجموعاتِ تعني فقط المواطنون الذين يَقِفونَ في طريق الشرطةِ. |
Bay meclis uyesi..delegeler ve sayın vatandaş | Open Subtitles | شكراً سيادة الرئيس والمندوبون وأيها المواطنون |
Oraya gitmeyin. Yerliler çok saldırgandır. | Open Subtitles | لا تذهبوا إلى هناك ، المواطنون الذين يَعِيشُون هناك أشرار جداً |
Sevgili Fransız misafirler sevgili yurttaşlarım. | Open Subtitles | الضيوف الفرنسيون الأعزاء المواطنون الأعزاء |
vatandaşlarım! Eski firavunun zalimlikleri artık geçmişte kaldı! | Open Subtitles | أيها المواطنون, قسوة الفرعون القديم هي شيء من الماضي |
Şirket vatandaşlarına sahip olmanın büyük sorunu [Şirket Yönetim Danışmanı] onların bizler gibi olmamalarıdır. | Open Subtitles | يدعونهم أصحاب رأسمالهم مثل الجالية أو قوة عاملة أو ما شابه ذلك. أكبر المشاكل لإمتلاك المواطنون بالشركات |
Tabii ki hem Siviller hem de askerler savaştan zarar görürler. Hiçbir sivilin, maruz kaldığı savaşı özlediğini sanmıyorum. | TED | المواطنون والجنود طبعًا، كلاهما يعانون أثناء الحرب؛ لا أظن أن أي مواطن قد افتقد الحرب التي شُنّت عليه. |
Arka planda kalan Sovyet halkı mücadeleden kendilerini alıkoyamadı. | Open Subtitles | بل أن المواطنون السوفيت لم يستطيعوا منع أنفسهم من الأشتراك فى هذا الكفاح |
Bu orada yaşayan yerel halkın taptığı put. | Open Subtitles | المواطنون الذين يَعِيشونَ هناك يقدسون هذا المعبد |
Ve bu hükümetlerimizin teknolojiyi bize, vatandaşlara karşı kullanma şekillerinden birini gösteren bir örnek. | TED | وهذا مثال على الطرق التي تتبعه حكوماتنا في استخدام التكنلوجيا ضدنا نحن , المواطنون |
serbest olarak kabul edilen Amerikan vatandaşlarını. | TED | تذكروا، المواطنون الأمريكيون مفترض أنهم أحرار. |
Örneğin bir katil üzerinde çalışmak istedikleri zaman, kendi vatandaşlarından birine kolayca yükleme yaparlar. | Open Subtitles | عندما يريدون أن يدرسوا القاتل، على سبيل المثال، يطبعون واحد منهم ببساطة حتى المواطنون بشخصية جديدة |