İşte bu parlamayı sağlayan geni yani biyolüminesens genini alıp memeli hücrelerine koymuşlar. | TED | حسنا، لقد أخذوا تلك الجينة، تلك المورثة الضيائية الحيوية، ووضعوها في خلايا ثدية. |
Ve geçen yıl, şizorfreni ile bağlantılı olan, mutasyona uğradığında uykuyu da bozan bir geni ortaya koyan bir çalışma yayınladık. | TED | وفي العام الماضي، قمنا بنشر دراسة أظهرت أن المورثة التي تم ربطها بمرض الفصام، والتي، حين تحويرها، تخرّب النوم كذلك. |
Bu geni izole etmekte yardımcı olmak isteyip istemediğimi sordu. | TED | وسألني إن كنت مستعدة لمساعدتهم لعزل هذه المورثة |
Programlı hücre ölümüne sebep olan doğal bir tepki bu. Ancak Nick'te bu prosesi düzenleyen gen suskun kalmış. | TED | وذاك رد فعل طبيعي، والذي يسبب نوعا من الموت المبرمج للخلية. لكن المورثة التي تنظم ذلك معطلة. |
Bir gen hiçbirşey istemez, ve korumak için hangi genlerin daha iyi olduğunu seçen bir dış mekanizma yok. | TED | المورثة لا تريد أي شيء، وليست هناك أية آلية خارجية تختار أي مورثة هي الأفضل للحفاظ عليها. |
Üç numaralı versiyon: Bu doğal bir gen olduğu için, sende olduğu ve sen de doğru ebeveyni seçmediğin için senin kendini modifiye etme hakkın olur. | TED | الاختيار الثالث: لأن هذه المورثة توجد في بعض الناس بشكل طبيعي وأنت تحمله، وأنت لم تختر الوالدين الصحيحين فأنت تملك الحق كي تترقى |
Genetik yaklaşımda, bilim adamları bakteriden geni çıkarıyor ve onu direkt olarak patlıcan genomuna ekliyor. | TED | أمّا النهج الوراثي، فقد قام العلماء بقطع المورثة من البكتيريا وأدخلوها مباشرة في الحمض النووي للباذنجان |
Bu geni değiştirerek normalde dayanıksız olan pirinci, aşağıdaki iki yapraktan gördüğünüz üzere, enfeksiyona karşı dayanıklı kıldık. | TED | لقد وجدنا أنه بإمكاننا هندسة المورثة وإدخالها إلى نوع تقليدي من الأرز كان عرضٌة للمرض في العادةً، وبإمكانكَم ملاحظة الورقتين في الأسفل تملكان مقاومة عالية ضد العدوى. |
Yetiştiriciler başka bir genetik teknik olan hassas üretme ile Sub1 geni taşıyan bir pirinç türü geliştirdiler. | TED | المربون طوروا نوعاً من الأرز يحمل المورثة "Sub1" بإستخدام تقنية وراثية مختلفة تدعى التربية الدقيقة |
Daha şimdiden, aldatma geni olarak da bilinen AVPR1 geninin 334 gen çiftini test eden bir laboratuvar var. Eğer burada partneri ile birlikte olanlar varsa emin olmak için | TED | هناك بالفعل مختبر اليوم يقوم باختبار أليل 334 من المورثة AVPR1، ما يسمى بمورثة الخيانة. إذن أي شخص من الحاضرين اليوم مع شريككم المهم، |
Kenong bu geni bulmak için 10 yıl harcadı. | TED | وأمضى (كينونغ) 10 سنوات يبحث عن هذه المورثة. |
- Adrenalin geni de deniliyor. | Open Subtitles | -بعضهم اسماها المورثة الباحثة عن المتعة |
geni miras almamış olabilirsin. | Open Subtitles | ربما لم ترث هذه المورثة |
- Aynı geni paylaşıyorlar. | Open Subtitles | -إنهم يشتركون في تلك المورثة . |
(Gülüşmeler) Bir hücredeki tüm genetik kodu çıkardık -- sadece tek bir geni değil, tüm genetik kodu çıkardık-- tamamıyla yeni bir genetik kod yaptık, bu kodu hücreye yerleştirdik, hücrenin bu kodu çalıştırmasını sağladık ve yeni bir tür meydana getirdik. | TED | (ضحك) وماذا فعلنا؟ أخذنا الخبر الوراثي الكامل من خلية-- ليس المورثة ، وليس الجينات، بل الخبر الوراثي الكامل للخلية و بنينا خبرا وراثيا جديدا كليا، أدخلناه في الخلية، ثم وجدنا طريقة لجعل الخلية تنفذ هذا الخبر وبنينا نوعا جديدا تماما. |
Hatırlayın, doğal seleksiyon organizma seviyesinde değil, ama genetik seviyede olur, ve bir organizmada var olan aynı gen ayrıca akrabalarında da var olacaktır. | TED | تذكروا أن الانتقاء الطبيعي يحدث ليس على مستوى الكائن الحي، لكن على المستوى الجيني، ونفس المورثة التي توجد في كائن حي واحد ستوجد كذلك في أقاربه. |
Seraya gittim ve gördüm ki su altında 18 gün kalan geleneksel tür ölmüştü fakat keşfettiğimiz yeni gen ile genetik değişiklik ile ürettiğimiz pirinç türü olan Sub1 yaşıyordu. | TED | ذهبت إلى المشتل ورأيت أن النوع التقليدي قد مات بعد أن غُمر بالماء لـمدة 18 يوماً، أما نوع الأرز الذي هندسناه وراثياً مع المورثة الجديدة التي اكتشفناها والمسماة "Sub1" كان لا يزال حياً. |