İskoçya'daki en iyi koleksiyona Peder'in sahip olduğunu söylemem gerek. | Open Subtitles | علي القول، الموقر لديه أفضل مجموعة كتب تاريخية في استكلندا |
- Kilisedeyim. Ve Peder erkek arkadaşım bana kötü kötü bakıyor. | Open Subtitles | في الكنيسة , و خليلي الموقر بدأ ينظر إليّ بغضب . |
Ama o kutuya girecek adam öyle düşünmeyebilir Papaz Efendi. | Open Subtitles | أجل، شخص سيوضع في ذلك الصندوق قد يخالفك الرأي أيها الموقر |
Saygıdeğer Tomaseo'nun anıtsal İtalyanca sözlüğündeki... tanımlamayı kabul edecek olursak: | Open Subtitles | أعلينا تقبل تعريفه المقدم من قِبل الموقر توماسيو في قاموسه الأثري للغة الايطالية |
Rahip Coggins her zaman "beden ve ruh" dükkanı işlettiğini söylerdi. | Open Subtitles | الموقر كوجن لطالما قال بأن كان يدير متجراً للروح والجسد معاً |
Ve hepsi bu adamın fikirlerine dayanıyor 18. yüzyılda bir istatistikçi ve matematikçi olan muhterem Thomas Bayes. | TED | وكلها مبنية على أفكار هذا الرجل، الموقر : توماس بايس، وهو عالم إحصائي و رياضي من القرن الثامن عشر. |
Onu kiliseye getirmeyecek değil mi, Peder Bock? | Open Subtitles | حسنا, لن يحضرها الى الكنيسة, اليس كذلك, ايها الموقر بوك؟ |
Söyleyin bakalım Peder, 4:15'te neredeydiniz? | Open Subtitles | أيها الموقر و الآن أين كنت في الرابعة و الربع ؟ |
O çocukları bulduğunda öfkelendin Peder. | Open Subtitles | لقد وجدت هؤلاء السارقين أيها الموقر و أصبحت غاضبا |
Sadece gidip Peder ile evliliğiniz hakkında umutlarınızı ve korkularınızı konuşacaksınız. | Open Subtitles | اذهبا فحسب لتبادل الحديث مع الموقر عن علاقتكما والآمال والمخاوف التي تنتابكما حيال الزواج |
Bana vaaz veriyorsan Papaz efendi... metni biraz daha açman gerekiyor. | Open Subtitles | إن كنت تعظني أيها الموقر فيجب أن توضح النص أكثر |
Endişenize müteşşekkirim, Papaz, ama ben kendi başımın çaresine bakabilirim. | Open Subtitles | انا اقدر قلقك، ايها الموقر لكن بأمكانى الاهتمام بنفسى |
Papaz yüzükleri istediğinde bana uzat sadece, tamam mı? | Open Subtitles | عندما يسأل الموقر عن الخواتم سلمهم إلي فحسب، حسناً؟ |
Saygıdeğer muhaliflarim oyverenlerin Saf aptallar olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن منافسي الموقر يعتقد بأن الناخبين هم حمقى وسذج |
Evet, büyükbabası Prescott'u tanımayan bunu reddeden Saygıdeğer Connecticut senatörü. | Open Subtitles | نعم ، لكل جاهل لا يعلم فإن جده بريسكوت هو عضونا الموقر في مجلس الشيوخ من كونيكيت |
Saygıdeğer komutan sizlere ailenizi ve onurunuzu korumak için silah verecek! | Open Subtitles | القائد الموقر سيعطيكم الاسلحة كي تقوموا بحماية اسركم وشرفكم |
Hayır hayatım. Hapşıran Rahip Harper'dı. Çok yaşayın. | Open Subtitles | . لا يا عزيزى ، الموقر هاربر عطس . يرحمك الله |
Ona ulaşman gerektiğini söylemiş. Seni manastıra sokmak için bir Rahip'e rüşvet verecekmiş. | Open Subtitles | تقول إنه عليك الذهاب إليها وأنها سترشو الموقر ليدعك تتسللين إلى الدار |
muhterem papaza ve bu güzel ilahi için kilise korosuna teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لك، أيها الموقر. وشكراً لهذه الجوقة على الترنيمة الجميلة. |
En başta şunu vurgulamak istiyorum Hz. Elijah Muhammed bir politikacı değildir. | Open Subtitles | علىَّ أولا ً أن أوضح أن الموقر "إليجا محمد" ليس سياسيا ً |
Aramızda kalsın, Aziz Sykes, cemaatin taleplerine göre hizmet etmeye meyilli. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً بعودتك بيني وبينك كان الموقر (سايكس) يميل إلى الإشادة بالعنصر التقدمي للأبرشية |
Pemberton Kalkanı'nın, seçkin konuğumuz tarafından şampiyonlara verilmesinden önce, birkaç kelime söylemek istedim. | Open Subtitles | فقط بضع كلمات ، قبل أن يقوم ضيفنــا الموقر بتقديم درع ً بامبرتـون ً |
Lütfen, Reverend, şu anda emin olduğum birşey varsa, o da... hiçbirşeyin tekrar yoluna girmeyeceğidir. | Open Subtitles | رجاء ايها الموقر ان كان هناك شيء أعرفه بالتأكيد في هذه اللحظة فهو ان |
O, karşımıza Üstad Fard Muhammed kişiliğinde çıktı ve Hz. Elijah Muhammed'i diriltti. | Open Subtitles | . "و بارك لنا فى الموقر "إليجا محمد آمين |