"المُحال" - Translation from Arabic to Turkish

    • imkanı
        
    • imkânsız
        
    • mümkün değil
        
    Orada sebep olduğunuz uluslararası sorundan sonra... devrim polisinden kurtulmasının imkanı yok. Open Subtitles من المُحال أن يستطيع إيجاد طريقه نحو المطار بعد الحادث الدولي الذي تسببت في حدوثه هُناك
    Orada sebep olduğunuz uluslararası sorundan sonra... devrim polisinden kurtulmasının imkanı yok. Open Subtitles من المُحال أن يستطيع إيجاد طريقه نحو المطار بعد الحادث الدولي الذي تسببت في حدوثه هُناك
    Bu mührün 40 yıllık olmasının imkanı yok. Open Subtitles من المُحال أن يكون هذا الرمز الغامض مرسوما منذ 40 عاما
    Hayır, çünkü onun için ne kadar yanlış birisi olduğunu göremeyecek kadar kör olması imkânsız olduğundan. Open Subtitles كلّا، بل لأنّه من المُحال أن تكون مغيّبة لدرجة إغفالها كونكَ غير مناسب لها
    Aralıkta olmaz. Aralıkta olması imkânsız. Open Subtitles لا أستطيع التحمّل لحين "ديسمبر" من المُحال أن أتحمّل لحين "ديسمبر"
    Endişelenme, bunu yaparken yakalanmamız mümkün değil. Open Subtitles لا تقلق، من المُحال أن يقبض علينا .ونحن نفعل هذا
    Bazıları hala yaşıyor olabilir fakat gerçekte kaç insanın öldüğünü kaçının canlı çıkacağını bilmek mümkün değil. Open Subtitles ربما البعض لا يزال على قيد الحياة، لكن إخراجهم على هذا النحو يعد أمر صعب جداً بالواقع، من المُحال معرفة كم عدد الموتى.
    Buradan sağ kurtulmamızın imkanı yok. Open Subtitles من المُحال أننا سنمرّ من هُنا.
    Zamanı algılamanın imkanı yoktu. Open Subtitles من المُحال أن أجد طريقة لتعقب الوقت
    Oraya gelmemin imkanı yok. Open Subtitles من المُحال الذهاب إلى هُناك.
    Sanctum'un bana ihanet etmesinin imkanı yok. Open Subtitles من المُحال أن تخونني المُنظمة
    Uzun bir yoldan gelmişti ve hayali ulaşamaması neredeyse imkânsız olacak kadar yakın görünmüş olmalıydı. Open Subtitles فلقد قطع شوطاً طويلاً جداً ...وبدى له حلمه قريب جداً حتى ظن انه من المُحال ألا ييتحقق
    Sana ulaşmam imkânsız. Open Subtitles إنه من المُحال عليّ للوصول إليكِ.
    Biliyorsunuz, 200 mil boyunca her iki yönden de bu nehri geçmek mümkün değil. Open Subtitles كما تعلمين من المُحال عبور ذلك النهر... لمسافة مائتى ميلٍ فى كلا الاتجاهين.
    Yani, Washington'daki havaya bakılırsa Senato'nun düzenlemelerden yana olmayan birini onaylaması mümkün değil. Open Subtitles أعني، طبقاً للمناخ السائد في "واشنطن"، من المُحال أن يصدّق أعضاء مجلس الشيوخ على أيّ أحد ليس موالٍ للنظام
    Hayır, seni Reven Wright'ın cinayetine bağlayan tek kişi o olduğundan onu göz ardı etmen mümkün değil. Open Subtitles لا ، من المُحال أن تسمحي لها بالغياب عن ناظرك ليس عندما تكون الشخص الوحيد الذي يُمكنه ربطك (بقضية قتل (ريفين رايت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more