Söz konusu olan sahte isimler olunca insanlar yaratıcılıktan uzaktır. | Open Subtitles | لا أحد يحيد عن المعقول عندما يتعلق الأمر بالأسماء المُزوّرة. |
Bu sahte olanlar gerçeklerinden bile daha iyi. | Open Subtitles | هذه الجوازات المُزوّرة أفضل من الحقيقيّة. |
Bir çantanın içinde bulduk. Yanında uçak biletleri, nakit ve birkaç sahte kimlik de vardı. | Open Subtitles | وجدناه في حقيبة سفر مع تذكرة طائرة ومال وبعض الهويّات المُزوّرة. |
Madem bu mekânı soyabileceklerdi neden Norteguaylılar bunca sahte banknotu bastı? | Open Subtitles | لمَ سيحتاج النورتغوايين لطباعة كلّ تلك الأموال المُزوّرة إنْ كان بمقدورهم سرقة هذا المكان؟ |
Gizli Servis, sahte para basımını acilen engellemek amacıyla 1865 yılında kuruldu. | Open Subtitles | تمّ تشكيل إدارة الخدمة السريّة في عام 1865 بهدف واضح وهو إيقاف العملات المُزوّرة. |
Bu yüzden otoparka gitti... sahte tabloyu almak için. | Open Subtitles | لهذا السبب ذهب إلى المرآب... لإلتقاط اللوحة المُزوّرة. |
Halk gerçeğinden ayırt edilemez sahte paraları öğrendiğinde insanlar paralarının değersiz olmasından korkarak hesaplarını boşaltmaya başlayacak. | Open Subtitles | حالما يكتشف الناس أمر الأموال المُزوّرة التي لا يُمكن تمييزها، سيبدأ التهافت على المصارف حيث سيشعر الناس أنّ أموالهم عديمة القيمة. |
Belki de Bay Casey için sahte kimlik oluşturuyordur. | Open Subtitles | تنصبّ خبرة السيّد (ستريكلاند) في الوثائق المُزوّرة. |