Böyle bir şeye karışması mümkün değil! | Open Subtitles | إنّي أعرف ابنة عمّي. من المُستحيل أن تختلط بذلك النوع من الأمور. |
Düşüşten sağ çıkmadıysa, bedenin bu uçağı terk etmesi mümkün değil. | Open Subtitles | من المُستحيل أن تُغادر تلك الجثة الطائرة ما لمْ ينجُ من التحطّم. |
Ve üstümüzdeki ağaç örtüsüyle bir helikopterin iniş yapması ya da bizi alması mümkün değil. | Open Subtitles | ومع غطاء الأشجار، فمن المُستحيل أن تهبط مروحيّة أو ترفعنا جواً من هُنا. |
O sadece Pep atletizmine kendini bağlamıştı, Bu yüzden onun oyunu onlara karşı çevirmenin yolu yok. | Open Subtitles | حسناً، لقد ربط نفسه علناً بألعاب التشجيع، لذا من المُستحيل أن يُصوّت ضدّهم الآن. |
Olasılıkları azaltmamızın bir yolu yok. | Open Subtitles | إنّ لمن المُستحيل أن نختصر ذلك يا صاح. |
Sıradan bir insan olmak için bu hayatımdan vazgeçememe imkan yok. | Open Subtitles | من المُستحيل أن أتخلى عن هذه الحياة لأكون شخصاً عادياً. |
Bu alım satımı yapacak kadar aptal olmasına imkan yok. | Open Subtitles | من المُستحيل أن تكون بذلك الغباء لتقوم بتلك الصفقة |
O şişeyi dolaptan Callie'nin kendisinin çıkarması mümkün değil. | Open Subtitles | من المُستحيل أن تُخرجها (كالي) من الثلاجة بنفسها. |
Eğer hikaye doğru çıkarsa Nieves'in Lily Cooper'ı öldürmesi mümkün değil. | Open Subtitles | إذا تأكد ذلك فمن المُستحيل أن يكون (نيفيس ) قام بقتل (لي لي كوبر) |
NASA'yı beş dakika içinde buraya getirmemiz mümkün değil. | Open Subtitles | من المُستحيل أن نأتي بـ(ناسا) إلى هُناك خلال خمس دقائق. |
Ernie'nin böyle bir şey yapması mümkün değil. | Open Subtitles | من المُستحيل أن يفعل (إرني) شيئاً كهذا. |
- Çocuğun bizi duyması mümkün değil. | Open Subtitles | -من المُستحيل أن يسمعنا الصبي . |
Yani Cordero'nun ne yaptığını bulmamızın bir yolu yok mu? | Open Subtitles | إذن من المُستحيل أن نعرف ما كان (كورديرو) يفعله. |
- Bunu yapmanın bir yolu yok. | Open Subtitles | -مِن المُستحيل أن يحدث ذلك . |
Hasar gördüğü çok belli ama annesinin boğazını kesmesine imkan yok. | Open Subtitles | إنّه مُتضرّر، ولكن من المُستحيل أن ينحر حلق أمّه. |
Onu yollamamıza imkan yok. | Open Subtitles | من المُستحيل أن نرسل الأب. |
Bu son teknoloji ürünü uçağın içinde olmasına imkan yok. | Open Subtitles | -من المُستحيل أن يكون في طائرة حديثة . |