Problem şu ki dava numarası yoksa kurbanın kim olduğunu ve bunun ailesine nasıl ulaştırılacağını bulmak biraz zor. | Open Subtitles | أجل، لكن المُشكلة أنّه من دون معرفة رقم القضيّة من الصعب معرفة من كان الضحيّة وكيفيّة إعادة هذا إلى العائلة. |
Asıl Problem şimdi ne olacağıyla ilgili. Makishima'yı nasıl yargılayacaklar? | Open Subtitles | المُشكلة هي ما ستحدث تاليًا، كيف سيستطيعون الحُكم على ماكيشما شوغو. |
Şu anda bu sorunu çözmen için cebinde yeterince para var. | Open Subtitles | حصَلت على ما يكفي في جيبك الأمامي لإصلاح هذه المُشكلة الأن. |
sorunun sizin katınızda arka destek kontrol odasında olduğunu bulduk. | Open Subtitles | سيدي , نحنُ نعتقد بأننا قد أدركنا المُشكلة أنه المُساعد في المؤخرة في غرفة التحكُم بمستوى منطقتكَ |
Sorun şu ki, kıyıdan ne kadar uzaklaşırsak, tehlike o kadar artıyor. | Open Subtitles | المُشكلة هي , كلما جازفنا كثيرا ً من الساحل فإن المخاطر تزيد. |
Katılmıyorum. Bence Oz'da olan problemin temeli bu. | Open Subtitles | أُخالفُكَ الرأي، أعتقدُ أنها متوطنَة في المُشكلة الكُلية لسجنِ أوز |
Eğer biz senin sorununu hallettiysek seninde bizim için bir problemi halletmeni istiyoruz. | Open Subtitles | إذا إهتممنا بحل تلك المشكلة لأجلك يُمكننا أن نطلب منك أن تهتم بتلك المُشكلة أيضاً لأجلنا |
Problem, hiç biri eskizle uyuşmuyor. | Open Subtitles | المُشكلة الوحيدة هي أنّه ولا واحد منهم يُطابق الرسمة. |
Problem şu ki senin sayende yarın sabah başka bir araba çalmamız gerek. | Open Subtitles | حسنًا، المُشكلة هي، شُكرًا لك، علينَا أن نستخدِم سيّارة أُخرى صباح الغَد. |
Problem şu ki kimse bu iddiasını kanıtlayamıyor. | Open Subtitles | المُشكلة هى أنه لا يوجد شخصاً ما يُمكنه دعم حجة غيابها |
Tamam da Problem bu değil. | Open Subtitles | بالتأكيد، لكن هذه ليست المُشكلة. |
Problem iyi ki öldürücü değil. | Open Subtitles | المُشكلة و الحمد الله ليست كبيرة. |
Doug ve ekibi sorunu saptıyor ve daha iyi bir güzergahtan evlerine doğru yol alıyorlar. | Open Subtitles | داوك وبقية الطاقم يحلون المُشكلة ويجدون أفضل طريق ٍ نحو البيت |
Sonra da bu sorunu aktaracak kafiyeyi beceremeyen soyuna sopuna. | Open Subtitles | ولزيادة الحسرة تناقلوا تلك المُشكلة لنسلهم الغير مُقفى |
Onları son bir seans için buraya getirdik sorunu düzeltmek için. | Open Subtitles | لقد أعدناهم لجلسة أخيرة لتصحيح المُشكلة. |
Anlaşıldı. Kadını bulmak sorunun sadece yarısı. | Open Subtitles | مفهوم، تعلم إيجادُها هو نصف المُشكلة فحسب |
sorunun kendilerine ait kısmını çözeceklerine göre biz de kendimizinkini onlara göndereceğiz! | Open Subtitles | أترى هُم لا يعتنون بالجزء الخاص بهم من المُشكلة نحنُ سنقول لن نعتني بالجزء الخاص بنا إذن |
Hayır, sorunun çok daha derinde ve çok daha karışık olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | كلا، أظن المُشكلة هُنا أعمق .وأكثر تعقيداً مما أعتقدنا |
Evet, ama Sorun şu ki narkotiklerin radarından kaçmak için sahte isim kullanıyor. | Open Subtitles | أجل، لكن المُشكلة أنّه يستخدم أسماءً مُستعارة للإبتعاد عن مُراقبة إدارة مُكافحة المُخدّرات. |
Sizler gibi ben de biliyorum ki, gerekli çözümün genişliğini problemin boyutları belirliyor. | Open Subtitles | أنا مثلكم أعيّ حجم المُشكلة والحلّ اللازم التام الذي تحتاجها. |
Her Şey Olabilir Perşembeleri'nin sorununu hatırladım galiba. | Open Subtitles | لقد بدأت أن أتذكّر ماذا كانت المُشكلة في "أي شيءٌ قد يحدث يوم الخميس" |
Modern fiziğin için büyük bir Mesele haline geldi. | Open Subtitles | حل تلك المُشكلة ، أصبح السعي العظيم القادِم للفيزياء الحديثة. |
Aslında bir sorun var. Ülkelerini yöneten eski Cunta'nın lideri... burada ve sığınma talep ediyor. | Open Subtitles | المُشكلة هي قائد المجلس العسكري السابق الذي تحكّم ببلادهم، إنّه هنا يسعى لحقّ اللجوء السياسي. |
Bu problemi onarmak. | Open Subtitles | حل تلك المُشكلة ، أصبح السعي العظيم القادِم للفيزياء الحديثة. |
Eğer tek zorluk parti için anında gelen arzunun eksikliğiyse, ne yapacağını biliyorsun: parti elbiseni giy ve partiye git. | TED | لأنه إذا كانت المُشكلة هي انعدام الرغبة العفوية في الحفل، فأنت تعرف ما عليك القيام به: وهو أن ترتدي ملابس الحفل ثم تذهب إليه. |
Aynen öyle, sorun da bu işte. Hiçbir halt düşünmüyorsun. | Open Subtitles | بالضبط ، هذه هى المُشكلة أنك لا تُفكر فى الهراء |