Elbette anlıyorsunuzdur, burada uygun imkanlarımız yok. Onu şehre götürmelisiniz. | Open Subtitles | بالطبع تفهمين , ليس لدينا الجو المُناسب هُنا يجبأنتاخُذيهإلى المدينة. |
Bu kuşları alıp uygun bir yuvaya koymamın zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لي لآخْذ هذه الطيور وأضعهم في المكان المُناسب |
Vali seninle uygun bir vakitte görüşecek. Onu yukarı çıkarın, çocuklar. | Open Subtitles | سيُقابلك الحاكم في الوقت المُناسب اصطحبوه لأعلي يا رجال |
Endişeleniyorsan söyleyeyim suçu üzerine yıkmak için Tam adamını buldum: | Open Subtitles | إذا كُنت قلقاً لقد وجدت الرجل المُناسب لتلفيق التُهمة له |
Şimdi Tam sırasıdır her şeyi açıkça görmenin. | Open Subtitles | هيه هذا هو الوقت المُناسب لترى الأشياء بوضوح |
Şimdi ahlak nutukları çekmek için gerçekten iyi bir zaman mı? | Open Subtitles | هل الآن حقاً هو الوقتُ المُناسب لتأخذي موقفُ أخلاقي عالي ؟ |
Özel bir havayolu ile çalışmak mükemmel bir kamuflaj olur. | Open Subtitles | العمل لصالح شركة طيران خاصة قد يكون الغطاء المُناسب للأمر |
Namaste demek için hiç de uygun bir zaman değil bu. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المُناسب لقول مرحباً بالهندية. |
Tüm bu kampanyalar ve seçim koşuşturmacası sürerken zamanlaması hiç uygun olmaz. | Open Subtitles | كما تعلمين الأن إنها فترة أنتخابات و ما شابة . لذا فإنه ليس الوقت المُناسب لذلكَ |
Bunu yapmak için uygun yer olduğundan emin misin? | Open Subtitles | أأنت مُتأكّد أنّ هذا هُو المكان المُناسب للقيام بذلك؟ |
Motel gerçek adını vermek için pek uygun bir yer değil. | Open Subtitles | أجل، إنه ليس المكان المُناسب الذي تستخدمين فيه أسمكِ الحقيقي |
Yaşlıyım ve buna uygun ayakkabılarımı getirmedim. | Open Subtitles | لقد كهلتُ و لم أجلب الحذاء المُناسب لقدميه. |
- Tamam. Kapkaç için en uygun yeri seçmeliyiz. | Open Subtitles | حسنا, يجب علينا ان نتفق على المكان المُناسب لإنتزاع الحقائب |
Biz üçümüz de uygun bir zamanda gideceğiz. | Open Subtitles | سنذهب ثلاثتنا في الوفت المُناسب |
Bence şu an ters bakış açısından çekim için oldukça uygun bir zaman. | Open Subtitles | أعتقد أن الوقت المُناسب... لإنهاء العذرية |
Her zaman Tam zamanında orada oluyor. | Open Subtitles | يبدو أنّه يتواجد دائماً بالوقت المُناسب. |
- Selam. Tam zamanında gelmişim. - Evet. | Open Subtitles | ـ مرحباً، لقد وصلت في الوقت المُناسب ـ أوه، أجل |
Eğer bir şey söylemek istersen şu an Tam zamanı. | Open Subtitles | لو كان لديك أيّ شيءٍ آخر لقوله، فالآن هُو الوقت المُناسب. |
Majestelerinin anlaşmayı imzalamadığını söylediğimde parayı alması gerektiğini yoksa hayvanların iyi bir fıyata alınamayacağını söyledi. | Open Subtitles | عندما أخبرته بأن صاحب السمو لميوقعالوثيقة، أصر على أن يأخذها, أو القطيع لا يُمكن شراءه بالسعر المُناسب. |
Robert, çocuklar oturma odasındayken duyurumuzu yapmak için iyi bir zaman olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | روبرت، بما ان الأطفال في غرفة الجلوس... اعتقد بإنه الوقت المُناسب... لإعلان قراراتنا. |
Şimdi yapmamız gereken sana mükemmel partneri bulmak. | Open Subtitles | أيجادُ علينا سيتوجبُ حسناً، لكَ المُناسب الشريك |