| Sayın Başsavcı, "Bir Olay"ın baş aktörü bu akşam sizsiniz. | Open Subtitles | النائب العام هذا المساء أنت الشخص الذي قمت بهذا الحدث |
| Başsavcı, onun sistematik bir şekilde kanıtları saklayarak mahkûmiyet aldırdığı hakkındaki iddiaları araştırıyor. | Open Subtitles | النائب العام يحقق في مزاعم أنه يقوم بإخفاء أدلة بإنتظام للحصول على الإدانة |
| Davacı tarafın suçlamaları, hem Savcı'ya hem de sanığa bildirilmiştir. | Open Subtitles | تهم الادعاء لقد تم دراستها كل من النائب العام والدفاع |
| Bölge Savcısı Garrison 5388 numaralı mahkumu görecek. | Open Subtitles | النائب العام جاريسون لمقابلة السجين 5388 |
| Sizi temin ederim Adalet Bakanı ile pek iyi anlaşırız. | Open Subtitles | أضمن لك, أن علاقتي مع النائب العام تسير على مايرام |
| Sayın Yargıç, Bölge Savcılığı'yla görüştüm. Savcılık, tüm suçlamaların düşürülmesini talep ediyor. | Open Subtitles | سيادتك , لقد تحدثت مع النائب العام الولاية ترغب بإسقاط كافة التهم |
| Birkaç yıl önce Georgia eyalet adliyesinin en üst makamından bir telefon aldım: Başsavcı arıyordu. | TED | منذ بضعة سنوات، تلقيت اتصالاً من المستشار القانوني الأعلى في ولاية جورجيا؛ من النائب العام. |
| Başsavcı, haksız yere hapse atılan bir adam konusunda yeterince sıkıntılı zaten. | Open Subtitles | النائب العام لديه ما يكفي للقلق بشأن قتل رجل مسجون ظلماً |
| Sayın Başsavcı ve Hapisaneler İdaresi adına Alkadraz'daki Birleşik Devletler Federal Cezaevine hoşgeldiniz. | Open Subtitles | النائب العام و مكتب السجناء الفدرالى يرحب بكم فى سجن الولايات المتحدة الفيدرالى فى ألكاتزر |
| Oh, dosyanın Başsavcı tarafından imzalandığı beni ilgilendirmiyor, | Open Subtitles | لا يهمني إن كان طلبك بحرية المعلومات موقع من النائب العام |
| Kaldı ki, birçok Savcı bunun trafikte dikkat dağınıklığına yol açtığını söylüyor. | Open Subtitles | أكثر من 600 فايكودين هنا الذي سيؤكده النائب العام أنه بقصد الإتجار |
| Kibar bir Savcı yardımcısı arama izni verdi ve alarm şirketini aradık. | Open Subtitles | مساعد النائب العام الودّي أحضر لنا مذكّرة ولقد تحدّثنا مع الشركة الإنذارات |
| Ya, demek biri ölmeden bizim köye geleceğiniz yoktu, ha Savcı Bey? | Open Subtitles | إذاً يتطلب الأمر جريمة حتى تأتي إلى قريتنا يا سيادة النائب العام. |
| Gotham eski Bölge Savcısı Harvey Dent'in yüzüne... babalardan Moroni tarafından asit atılmıştı. | Open Subtitles | هارفي دينت النائب العام السابق لمدينة جوثام جرح بشكل مروع على يد أكبر زعيم للعصابات, ماروني |
| Bölge Savcısı Morgenstern'in başına bir felaket geldi. | Open Subtitles | حسناً, النائب العام مورغنسترن قام بكارثة. |
| Adalet Bakanı dinleme yetkisini verdi. | Open Subtitles | النائب العام قد منح إذناً بمباشرة عمليّـات التنصّت. |
| Savcılık ön duruşma için gereken kanıtları çözemiyor. | Open Subtitles | النائب العام لايستطيع فهم الدليل من اجل جلسة الاستماع الاولية |
| Bu savcının benim adamlarım kadar uzman olduğundan şüphem var. | Open Subtitles | أشك في أن هذا النائب العام سيكون مؤهلا للعمل فى مكتبي |
| Başsavcının emri üzerine üstlendim. | Open Subtitles | لقد صدر الأمر لي من قِبل . رئيسي النائب العام |
| Bir ay sonra Eyalet Savcısı olacak. | Open Subtitles | و هو على بعد شهر واحد من ان يصبح النائب العام |
| Bu durumu bölge savcılığına iletmemiz konusundaki ısrarımı tekrarlamak isterim. | Open Subtitles | و أنا أرجح أن الأمر برمته سيذهب لمكتب النائب العام |
| Ne bileyim örneğin savcıyla yemek yerken ne yapacaksın? | Open Subtitles | ماذا لو كنا في عشاء مع , أنا لا أعرف النائب العام |
| Şimdi FBl ders kitabını bırak ve başsavcıya telefon et. | Open Subtitles | ضعي هذه القوانين أرضا وأيقظي النائب العام شخصيا |
| O zamandan beri Başsavcıyla ben mektuplaşarak satranç oynuyoruz. | Open Subtitles | ظللتُ أنا و النائب العام نلعبُ الشطرنْج.. عبر البريد منذ ذلك الحين. |
| Bölge savcısını destekleyen bir fonu yönetiyor. | Open Subtitles | لقد مول السياسي الكبير الذي يدعم النائب العام |