Bir olayı bilmediği ya da şahsen ilgilenmediği çok nadir. | Open Subtitles | من النادر جداً ان تكون هناك حادثه لا يعلم عنها شيئ او يعالجها بنفسه |
Baron, çok nadir birileri seni ziyaret eder. | Open Subtitles | أيها البارون،من النادر جداً أن يأتيك زائر |
Hayvanların savaşta kendi türlerini öldürmeleri çok nadir görülür. | Open Subtitles | من النادر جداً أن تقتل الحيوانات أبناء جنسها في عراك، |
Bir erkeğin çiçeklere ilgisinin olması çok ender bir durum. | Open Subtitles | من النادر جداً أن تجد رجلاً يهتم بالأزهار |
Doğal yoldan böyle çoklu bir hamileliğin gerçekleştiğine çok ender rastlanıyor. | Open Subtitles | إن من النادر جداً أن يحدث حمل متعدد مثل هذا بشكل طبيعي. |
O yaşta çocuklarla ilgilenen bir adama çok nadir rastlanır. | Open Subtitles | من النادر جداً العثور على رجل يهتم بأطفال في هذا السن |
Bu türde uyumsal rakipleri olan çok problem vardır. çok nadir olarak, o da olursa, bilgisayarlar için ayırt edilebilir tekrar eden bir kalıp gösterirler. | TED | هناك مستوى كامل من مشكلات كهذه، مشكلات مع الخصوم المتكيفين. هم من النادر جداً ان يواجهوا نمط متكرر ملحوظ لأجهزة الكمبيوتر |
Maalesef, bu çok çok nadir bir hastalık. | Open Subtitles | لكنه -للأسف - مصاب بهذا المرض النادر جداً |
Buraya çok nadir ziyaretçi gelir. | Open Subtitles | مـن النادر جداً أن يأتيـنا زوار |
Lakin böyle bir hadise çok nadir görülür. | Open Subtitles | ولكن من النادر جداً أن يحدث أمر كهذا. |
Böyle bir vakaya rastlamak.. çok nadir.. bir durumdur. | Open Subtitles | من النادر جداً أن ترى ظاهرة كهذه |
çok nadir bulunur | Open Subtitles | * من النادر جداً إيجاد * |
Gerçek bir sihre çok ender rastlıyoruz. | Open Subtitles | من النادر جداً ان ترى سحراً حقيقياً |