Neden bilmiyorum fakat insanlar bir cüce gördüğünde, blendır almak istiyor. | Open Subtitles | لا أعلمُ لماذا، لكن الناس يرون قزما، فـ يريدون شراء خلاّط. |
CA: Ama insanlar -- geleneksel olarak kazmanın pahalı olduğunu düşünebilir ve bu da fikre engel olur. | TED | لكن الناس يرون أن الحفر مكلّف جدًا عادةً؛ وهذا من شأنه أن يُنهي هذه الفكرة. |
Bir, insanlar toplulukları içinde fırsatlar fark ediyorlar. | TED | أولاً، أن الناس يرون الفرصة داخل مجتمعاتهم. |
Çoğu insan kardeşleriyle Şükran Günü'nde, kolejdeki oda arkadaşlarıyla kolej toplantılarında, Joey'le de Burger King'de görüşebiliyor. | Open Subtitles | الكثير من الناس يرون اخواتهم في عيد الشكر ورفقاء سكنهم في لم الشمل وجوي في برجر كنج |
Çoğu insan seksi eğlence aracı olarak görür. Biraz gevşemen lazım. | Open Subtitles | اغلب الناس يرون الجنس كنوع من المتعة انت تحتاجين ان تتساهلي قليلاً |
Her gün milyonlarca insan bu zırvalığı izliyor. | Open Subtitles | تعلمين أنّ ملايين الناس يرون ذلك الهراء يوميًّا |
Yani, eğer insanlar dünyayı "hayat berbat" demelerine yol açacak bir şekilde görüyorlarsa davranışları da otomatik olarak bu bakış açısını izleyecektir. | TED | حسناً، إذا كان الناس يرون العالم بطريقة أن الحياة بائسة، عندها فأن سلوكهم سينشأ آلياً من ذلك. |
Bazı insanlar senin tavuğunu kuru buluyorlar. | Open Subtitles | بعض الناس يرون أن الديك الرومي الذي تعدينه جافاً |
İnsanlar, bir zamanlar şiddete inanan bu adamın... şimdi kurallara göre mücadele ettiğini görüyorlar. | Open Subtitles | الناس يرون الآن هذا الرجل الذي ارتكب الجرائم والعنف من قبل هو يحارب القانون |
İnsanlar gördükleri şeyleri açıklayamıyorlar. Hepsi de bana geliyorlar | Open Subtitles | الناس يرون أشياء لا يمكن أن يوضّحوها، لذا هم جميعا يجيئون لي. |
İnsanlar bunu gördüklerinde, toplanacaklar. | Open Subtitles | عندما الناس يرون هذا، هم سيصبحون محشّدون فوق. أنا يمكن أن أخبر. |
Sanırım insanlar sadece mümkün olacağına inandıkları şeyleri görüyor. | Open Subtitles | أحسب أن الناس يرون فقط ما يعتقدون أنه ممكن |
Bazen insanlar bazı şeyleri görüyor, ama önemsemiyorlar. | Open Subtitles | احيانا الناس يرون اشياء لكن بسرعه يفوتونها أو يتجاهلونها |
Numaranın kötü şöhretini devam ettirmek isteyen insanlar var. | Open Subtitles | الحقيقة ان مجموعة منتقاء من الناس يرون ان |
Tae-yang'in zayıf bir insan olmadığını insanlara gösterelim. | Open Subtitles | لنتدرب لنجعل الناس يرون ان تاي يانج ليس شخص ضعيف |
İnsan sadece görmek istediğini görüyor sanırım. | Open Subtitles | الناس يرون فقط ما يريدون رؤيته على ما أظن |
Bunu sana söylüyorum çünkü pek çok insan bir Şeyh'in tutkulu bir güvercin besleyicisi olduğuna inanmakta zorlanıyor. | Open Subtitles | أنا أُخبِرُك بِذَلِك لأن العديد من الناس يرون أنهُ من الصعب التصديق أن شيخاً يُمكِن أن يكون وَلِعاً هاوً للحمام. |
Amerikadaki bakımevlerinde esasen yanlış olduğuna inanan birçok insan var. | Open Subtitles | هنالك عدد كبير من الناس يرون أن هناك خلل في دور الرعاية في أمريكا |
Çünkü çoğu insan, yalnızca gözleri önünde olan şeylere inanırlar. | Open Subtitles | لأنّ معظم الناس يرون ما يوجد أمامهم. |
Çoğu insan korkuyu zayıflık olarak görür. | Open Subtitles | معظم الناس يرون الخوف على أنه ضعف. |
Çoğu insan bunu iyi bir şey olarak görür. | Open Subtitles | معظم الناس يرون بأنه أمرا جيدا. |