Ben büyük bir aptal olmadığımdan, senin önünde bulunan şarabı tabii ki seçmem. | Open Subtitles | أنا لست أحمقا كبيرا لذا يمكننى بوضوح ألا أختار النبيذ الذى أمامك |
Fakat sen de benim büyük bir aptal olmadığımı biliyor olduğundan, bunu da hesaba katarak, kendi önümde bulunan şarabı da seçemeyeceğim açıkça ortada | Open Subtitles | لكن يجب أن تعلم أننى لست بالأحمق الكبير لقد أحصيت على ذلك لذلك و بوضوح لن أختار النبيذ الذى أمامى |
Ve sen de benim bu zehrin nereden geldiğini bildiğimi tahmin ediyor olabileceğinden kendi önümde bulunan şarabı seçmemem gerektiği açıkça ortada. | Open Subtitles | و لابد أنك أشتبهت أننى سأعرف مصدر البودره لذا لا يمكننى أختيار النبيذ الذى هو أمامى |
Ve bu eğitim sırasında, insanoğlunun ölümlü olduğunu öğrenmiş olmalısın ki böylece zehiri kendinden mümkün olduğunca uzağa koymuş olmalısın ki, bu da önümde bulunan şarabı seçemeyeceğim manasına gelir. | Open Subtitles | و خلال دراستك لابد و أنك تعلمت أن الأنسان قاتل لذا لابد أنك وضعت السم بعيدا عنك بقدر الأمكان و بالتالى لا يمكننى أن أختار النبيذ الذى أمامى |
Hala yüzüme döktüğün şarabın tadını alabiliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أزال أتذوق النبيذ الذى ألقيتيه في وجهي. |
Ne tür bir şarabın var? | Open Subtitles | مانوع النبيذ الذى تشربينه ؟ |