Çünkü aday çok nadir bir genetik mutasyona sahip olmalı. | Open Subtitles | لأن المرشح يجب أن يكون لديه طفرة جينية فائقة الندرة |
Böyle nadir bulunan bir kan, kara borsada olabilir yani. | Open Subtitles | إذاً، دم بتلك الندرة يمكن أن يشغل في السوق السوداء |
Bir buz dağının düşüşüne şahit olmak çok nadir bir olasılıktır. | TED | إنها مناسبة في غاية الندرة أن تستطيع بالفعل معاينة كتلة جليدية متحركة تتدحرج. |
Bunu düşünürken sanırım ekonomiyi "kıtlık şartlarındaki insan praxeolojisi bilimi" olarak tanımlar. | TED | اعتقد انه يشير الى الاقتصاديات على انها دراسة البراكسيولوجي الانساني تحت ظروف الندرة |
Çoğu ekonomik model kıtlık ve büyüme üzerine kurulmuştur. | TED | معظم النماذج الإقتصادية مبنية على الندرة والنمو |
Fakat, bir orospuya dokunabilirsin. Ve, orospular o kadar ender bulunmazlar. | Open Subtitles | مع فارق أنه بامكانكِ أن تلمسي العاهرات و هن لسن بتلك الندرة |
Bu kartal'ın imrenilmeyecek bir başka rekoru da çok nadir bulunmasıdır. | Open Subtitles | لكن هذا العقاب يحمل أقل رقم قياسى الندرة |
Bunu yapmak için, adayın son derece nadir görülen bir genetik mutasyona sahip olması gerekiyor. | Open Subtitles | كي نفعل هذا، إكتشفنا أن المرشح يجب أن يمتلك طفرة جينية فائقة الندرة |
Bunu yapmak için adayımızın aşırı nadir bir genetik mutasyon geçirmesi gerektiğini keşfettik. | Open Subtitles | المرشج لابد أن يمتلك طفرة جينية فائقة الندرة |
O cihazın bileşenleri son derece nadir ve pahalı. | Open Subtitles | الجهاز ... إن مكوناته بالغة الندرة وباهظة الثمن جداً |
Oldukça nadir görülen bir hastalık. | Open Subtitles | إنه مرض بغاية الندرة |
Yaşasın. nadir iyidir. Kimlik tespitinde işimize yarar. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} مرحى، الندرة أمر جيّد، ستساعدنا على تحديد هوية الضحية. |
Eğitimsiz tabi ama içinde çok nadir olan bir yetenek var. | Open Subtitles | إنّها مبتدئة طبعًا، لكنّها أبدَت نفحة من موهبة -في غاية الندرة بحدّ ذاتها . |
AB Rh - Çok nadir. | Open Subtitles | فصيلة "أ.ب" سالب، إنّها شديدة الندرة. |
Daha nadir olan senin Anacott Çelik'e ilgin. | Open Subtitles | لا تزال الندرة أكثر اهتمامك (في حديد (أناكوت ، إهتمامي لا يفرق عن اهتمامك ... (لاري) |
Kaiju numuneleri çok nadir bulunur. | Open Subtitles | عيّنات الـ(كايجو) شديدة الندرة |
o zaman ,endüstri için yararlı bir durum olan kıtlık gerçekten ya da manipulasyonla da olsa toplum için ne anlama gelir? | Open Subtitles | إذا , ما الذي يعنيه للمجتمع عندما تكون الندرة --منشؤها طبيعي أو بالإحتيال هي وضعٌ مفيدٌ للصناعة؟ |
hapishanelere olan ihtiyacı ortadan kaldırmak ve refah sağlamak bu sorunlar daima vardı çünkü daima kıtlık içinde yaşadık ve kıtlığı yaratan para sistemiyle. | Open Subtitles | القضاء على الحاجة إلى السجون و دور الرعاية الاجتماعية. كَانَت لدينا دائماً هذه المشاكلِ لأننا دائما كنا نعيش بالندرةِ والمساومة، والنظمالنقديةالتيتنتج الندرة. |
kıtlık. | TED | الندرة. |
Türünün tek örneği, dükkanımdaki en pahalı şey tabii, şu tezgahın üzerinde duran yadigâr ender tabaklar hariç. | Open Subtitles | واحد من نوعـها، أغـلى شيءفيمتجري، بإستـثناء تلـكَ الصـفائح التذكارية الشديدة الندرة الـتي لـديّ فـوقَ المـنضدة. |