Su taşıdıklarında, daha önce söylediğim gibi Sadece kadınlar su taşır, küçük çocuklarını, kız çocuklarını da su taşımaları için yanlarına alırlardı, aksi taktirde evde kardeşlerine bakarlardı. | TED | وعندما يذهبن لجلب المياه، لأنه وكما قلت آنفاً، النساء فقط هن من ينقل المياه. اعتدن على أخذ بناتهن أيضاً لجلب المياه. أو يبقين في المنزل للعناية بإخوتهن. |
Hyrkania Lordu yüzyıllar önce tılsımı rahibelere emanet etti çünkü Sadece kadınlar ona dokunabilir. | Open Subtitles | منذ قرون قاموا ملوك " هيركانيا " أعطوا التميمة إلى الكاهنات لأن النساء فقط يمكنهن لمسها |
Ama Sadece kadınlar olduğu sürece." dedim. | Open Subtitles | يمكنني خوض مجال الأفلام الإباحية rlm; ما دامت مع النساء فقط." |
Sadece bayan adaylara katkıda bulunduğunuzu sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنكِ لا تساهمين إلى مع المرشحين من النساء فقط |
Sadece kadın davet edildi. | Open Subtitles | والدعوة موجهة إلى النساء فقط هنا. |
Evet, yeter! Sadece kadınların alacağı şey nedir? | Open Subtitles | نعم، سيخبرنا، ما هو الشيئ الوحيد الذي تشتريه النساء فقط ؟ |
Elbette Sadece kadınlar! | Open Subtitles | التي تخص النساء فقط |
Sadece kadınlar bunu düşünür. | Open Subtitles | نعم .. النساء فقط يظنون هذا |
Sadece kadınlar o zaman. | Open Subtitles | إذن النساء فقط. |
Dionysus`u tanıyan, Sadece kadınlar.. | Open Subtitles | (النساء فقط يعرفن (ديونيسوس |
Sadece kadınlar. | Open Subtitles | النساء فقط |
Sadece kadınlar! | Open Subtitles | النساء فقط! |
Sadece bayan eleman alırım. | Open Subtitles | انا اوظف النساء فقط |
Sadece kadın sığınma evine götürüyorum. | Open Subtitles | سأخذك لملجأ النساء فقط |
Benim ülkem de... Sadece kadınların yapma ihtiyacı duyduğu şeyleri yaptım. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} أقوم بالأشياء {\pos(192,220)} التي تقوم بها النساء فقط في موطني |
Sadece kadınların peşinde olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنك تلاحق النساء فقط |