Seni gerçekten özleyeceğim. Salon hiç bu kadar temiz olmamıştı. | Open Subtitles | سأشتاق إليك، وهذا المكان لم يكن بهذه النظافة من قبل |
Aslında, o kadar da kötü değil. En azından temiz biriymiş. | Open Subtitles | حسنا ، هذا لا يبدو سيئا للغاية على الأقل يحب النظافة |
İki milyon insan hastaneye gelip önceden sahip olmadıkları bir hastalık kapıyorlar, birileri temel hijyen kurallarına uymadığı için. | TED | مليوني شخص يأتي إلى المستشفيات ويلتقط العدوى لم يكن لديها لأن أي شخص لم يتبع ممارسات النظافة الأساسية. |
Yarım milyar insanı ilgilendiren hijyen ve sağlık programı yürütüyoruz. | TED | أننا نعمل على برنامج عن النظافة والصحة والذي يمس نصف بليون نسمة. |
Adet dönemi temizliği, üreme yolu enfeksiyonları için ciddi bir risk faktörü. | TED | إن النظافة عند الحيض هي عامل يحمل مخاطرمهمة لالتهابات الجهاز التناسلي. |
temizlikçi kadın Mrs. Podzimkova'yı emekliye ayırdığım gibi. | Open Subtitles | و السيدة بودزيمكوفا ، عاملة النظافة, أيضا |
Bu kadar temiz yemek yiyene hiç rastlamadım. | Open Subtitles | أقسم، أني ما رأيت رجل يأكل بهذه النظافة. |
Bütün ülkeye Rydell öğrencilerinin ne kadar parlak, temiz çocuklar olduğunu göstermek için harika bir fırsat. | Open Subtitles | هو فرصتُنا لنوري كامل الأمةِ معني يالحسن النظافة المعان، الطلاب المفيدة عِنْدَنا هنا في رايدل. |
O sikkeyle helikoptere binebilirsem, buradan temiz bir şekilde sıvışabilirim. | Open Subtitles | إذا حصلت على الطائرة الهليكوبتر والعملة ، أخرج من هنا غاية النظافة. |
Keşke benim halılarım da bu kadar temiz olsa. | Open Subtitles | بعض اللصوص أتمنى أن تكون سجادتي بهذه النظافة |
Her yer böyle temiz olsaydı, geçimimi sağlayamazdım. | Open Subtitles | لو كان كل مكان بهذه النظافة لأصبح من الصعب العمل |
hijyen diyebilirsiniz. Ben fakirligi savunmuyorum | TED | يمكنكم القول أنها النظافة. أنا لا أتوسل فقرا. |
Belki olay sadece oturma odamızı temizlemek değildir; hayatımıza hijyen getirmektir. | TED | نتاول الأمر أكثر قليلًا من مجرد تنظيف غرفة معيشتنا، حيث ربما نجعلها نوع من النظافة الشخصية لمدى الحياة، |
Ancak daha iyi hijyen gibi daha iyi beslenme de yardımcı olur fakat hasta olmanızı tamamen engellemez. | TED | ولكن، كما هو الحال مع النظافة الأفضل، التغذية الأفضل تساعد ولكن لن تحميك تمامًا من الإصابة بمرض. |
İyice dibe batmak istemiyorsak, ...itinayla hijyen sağlayıp burada kaldığımız sürece kuralları sıkılaştırmalıyız. | Open Subtitles | إن لم نُرد أن نغص في الإنحطاط التام، علينا أن نحافظ على النظافة بشكلٍ متزمت والنظام الصارم أثناء إقامتنا هنا. |
Önemli olan ruh temizliği, değil mi baba? | Open Subtitles | ما يهم هو النظافة الروحية، أليس كذلك يا أبي؟ |
Bağlayıp ağzımı tıkayabilir ve temizlikçi kadın tarafından bulunmaya bırakabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تقيدنى وتكممنى وتتركنى هنا لتجدنى عاملة النظافة |
Normalde, temizlik görevlisinin elinde kondüktöre yardım için bile olsa hiçbir kağıt bulunmamalıdır. | Open Subtitles | عادةً ، عامل النظافة لا يحتفظ .. بأي أوراق من أجل عامل القطار |
O buraya geliyor ve o sakalla temizlikten söz ediyor! | Open Subtitles | انه آت الى هنا الجميع يتحدثون عن النظافة مع ان هذه اللحية |
Kolluk kuvvetleri, inşaatçılar, temizlikçiler, askerler için üniformalar. | Open Subtitles | بدلات رسمية لقوى الأمن عنال البناء عمال النظافة, الجيش |
Tamam ama hijyenik ped makinesinin yanında mı? | Open Subtitles | هل يجب أن تكون محادثتنا قريبة من آلة النظافة الأنثوية؟ أجل, تجاوز محنتك. |
Güzel, bak, Yağmur her şeyi tertemiz yapmış | Open Subtitles | إنه جميل، أنظر، غسل المطر كل شيء النظافة تعم الأرجاء |
Ve hademe adam hâlâ Aziz Anthony'yi arıyor, fakat o telefonu açmıyor. | TED | ومازال عامل النظافة يناجي القديس أنتوني، ولكنه لا يرد عليه. |
Tamamen dürüst olsaydım, bu havuzun kenarına ancak havuz temizlikçisi olarak yaklaşabilirdim. | Open Subtitles | لما اقتربت من هذا الحوض، إلا كنت عامل النظافة. |
hijyeni göstermek, davranış kontrolünü öğretmek ve düzen aşılamak için kurallar. | Open Subtitles | كانت تستخدم القوانين لتدريس النظافة .. للسيطرة على السلوك ولغرس النظام |
Boynunu koparıp temizlikçileri çağırırız. Ne dersin? | Open Subtitles | يمكن أن نحطم عنقها، أو نستدعي عمال النظافة. |