Çok aptalca bir şey yaptığım için ailem beni Sürgün etmek üzere. | Open Subtitles | إنّي أواجه خطر النفي من أسرتي لأنّي اقترفت شيئًا أهوجًا أكثر من اللّازم. |
Onun Sürgün edilmesini isteyenler direğe çentik atsınlar. | Open Subtitles | أنا أسأل أولئك منكم الذين يرغبون النفي لها لخفض العلامة الخاصة بك في هذا المنصب. |
Ve senin sebep olduğun bir vaka sebebiyle kardeşin bir Sürgün hayatı yaşıyor. | Open Subtitles | ويمكن جعل القضية أن أخاك هو في النفي بسببك. |
Venezüela, Rusya, Suriye'den karikatüristler sürgüne zorlandı. | TED | رسّامو الكاريكاتير من فينزويلا، وروسيا، وسوريا، يواجهون النفي. |
Fantom Bölgesi'ne Sürgün etmenle ilgili kendini nasıl hissediyorsun? | Open Subtitles | حول النفي الخاص بك مؤخرا من زود إلى منطقة فانتوم؟ |
Sürgün edilmenize şu kadarcık kaldı. | Open Subtitles | أنتما الاثنين على وشك النفي بعيدا |
Ama Sürgün edilmek de bir çeşit seyahattir. | Open Subtitles | ولكن النفي من الوطن هو نوع من المغامرة |
Seçim sizin: Sürgün veya ölüm. | Open Subtitles | الآن الخيار لك، النفي أو الموت |
Evet, ölmemiş olanları gizlerler veya Sürgün ederler, neden bu. | Open Subtitles | نعم، وهذا هو السبب في أن تلك التي ارين وأبوس]؛ ر القتلى إما في الاختباء أو النفي. |
Cezası hapis, Sürgün, ölüm. | Open Subtitles | عقوبتها السَجن أو النفي أو .. الموت |
Sürgün mü, hapis mi yoksa ölüm mü? | Open Subtitles | النفي ,الحكم بالسجن المؤبد أو الموت ؟ |
Duke Dimitri Sürgün anlaşılan sizi hiç yavaşlatmamış. | Open Subtitles | دوق ديميتري ، النفي لم يبطئك. |
Sürgün kalktı o zaman ha? | Open Subtitles | ، سأعتبرها ان النفي رفعَ؟ |
- Hm-hm. Sürgün sürem sona erdi. Bill Nicholas aradı bizzat. | Open Subtitles | فترة النفي خاصتي انتهت (بيل نيكولاس) نفسه اتصل |
Hafızası tazelendiğinde o günlerde sizi sürgüne zorladığı için derin pişmanlık duyduğunu belirtti. | Open Subtitles | عندما يستعيد ذاكرته انه اسف جدا حول اجبارك على النفي تلك الايام |
Buradan sürülmek dünyadan sürülmek, Dünyadan sürülmekse ölüm. | Open Subtitles | لذلك فالنفي منها هو النفي من العالم كله والنفي إلى الخارج هو الموت بعينه إنه أسوء تسمية للموت |
İmanlarının Sürgünde yitip yok olması bir yana Tanrı'ya olan inançlarını yeniden güçlendirmişlerdi. | Open Subtitles | بعيداً عن تركهم لإيمانهم ...أن يضعف بسبب النفي فقد جددوا ثقتهم في الله |
Bunu söylerken amacım insafsızca davranmak değil ama bu sürgünün bedelini ödemek için daha sonra çok sıkıntı çektin. | Open Subtitles | أنا لا اقول ذلك لأكون قاسيا لكن لأاعبر عن حالة النفي التي عانيت منها بعد ذلك |
Ortak prensibimiz gereği bunun cezası sürgündür. | Open Subtitles | ولنا الاتفاق على سياسة إن العقوبة النفي الفوري. |
Bu fermandır ki, bu nesne aslında Yahudilerin; Babil'deki sürgünden, Babil sularının yanında oturularak geçirilen yıllardan sonra, Kudüs'u andıklarında gözyaşı döken Yahudilerin, eve dönmelerine izin verildiğinin bir kanıtı. | TED | هذا هو المرسوم، هذا الشيء هو الدليل على حقيقة أن اليهود، بعد النفي في بابل، السنوات التي قضوها جالسون قرب مياه بابل، يبكون حين تذكروا القدس، أولئك اليهود سمح لهم بالعودة إلى بيوتهم. |
Çifte olumsuzluk, olumlu bir kanıtı gösterir. Korkarım, tuzağa düştünüz. | Open Subtitles | نفي النفي أدى إلى الإثبات |