Ama diyeceğim şu ki, inkar, sevdiği birinin ölümüyle yüzleşen kişinin yaşadıklarını tasvir etmekten çok ama çok uzak bir sözcük. | TED | ومع ذلك سأقول لكم ان النكران ليست كلمة قوية كفاية لوصف ما عانيناه أنا وهؤلاء الذين يواجهون موت احبائهم |
Uzun bir zaman inkar ederek yaşadım ve inkar edişim belki de olanlardan, okulu bırakmamdan ve işten atılmamdan dolayıydı. | TED | لقد عشت في نكران للذات لمدة طويلة، وقد يكون النكران بسب الأشياء التى حدثت. ترك الدراسة والطرد من العمل. |
Saf kötülük karşısında inkar beklenen bir tutumdur. | Open Subtitles | النكران سوف يكون متوقعاً في الوجه الشيطاني البريء |
Belki inkâr ediyordum ama burası beni mahvediyor Mikey... | Open Subtitles | ربما كنت في مرحلة النكران ولكن هذا المكان يقوم بتحطيمي يا مايكي |
Belki inkâr ediyordum ama burası beni mahvediyor Mikey... | Open Subtitles | ربما كنت في مرحلة النكران ولكن هذا المكان يقوم بتحطيمي يا مايكي |
Yakalanacağımı düşünmemiştim. İşte inkarcı bir yaşam tarzı | Open Subtitles | لم أعتقد انهم سيمسكون بى الآن , هذة حياة النكران |
Aynı inkarı, aynı gerçeği gördüm. | Open Subtitles | وقد رأيتُ النكران ذاته، واليقين ذاته -إنها طبيعة البشر |
Aslında hiçbir şey anlatmıyor. İnkar ediyor. | Open Subtitles | هل لا تتكلم عن أي شيء هي في نوع من النكران |
Cerrahi stajyerlikte yaşayabilmenin anahtarı inkar etmektir. | Open Subtitles | مفتاح المحافظة على الدورة الجراحية هي النكران |
Ama bu yine de kameranın arkasındaki... o inkar edilemez yeteneğin gerçek, beton gibi bir kanıtıdır. | Open Subtitles | لكن، على الرغم من هذا المسرح حقيقى، صلب البرهان المستحيل النكران الموهبة وراء آلة التصوير |
İlk tepki olarak inkar etmek beklenmedik bir durum değil. | Open Subtitles | النكران أمر ليس مُستغرباً كردة فعل أوليّة |
Dediğin gibiyse neden inkar zahmetinde bulunuyorsun? | Open Subtitles | لمَ تتجشَّم عناء النكران طالما ماهيّتك كما وصفتها؟ |
Bugüne kadar "inkar" ile karşılaşmayanlar için süprizbozan olacak: Kazandık. | TED | وبالنسبة للذين لم يشاهدوا فيلم "النكران"، سأحرق الأحداث: انتصرنا. |
Her şeyi inkar etmek, sorulara, soru şeklinde cevaplar almak nasıl bir duygu? | Open Subtitles | - كيف يشعر؟ النكران الثابت لكلّ شيء، الأسئلة أجابت بالسؤال. |
William, inkâr etmek bu problemi ortadan kaldırmaz! | Open Subtitles | ويليام , النكران لن يجعل من تلك المشكلة أن تختفي |
Ama inkâr dönemini atlattığımda ne kadar zamanım kaldıysa onu yaşamaya devam ettim. | Open Subtitles | ولكن في النهاية، تخطيت مرحلة النكران وعدت لأعيش أي حياة بقيت ليّ |
- Bu umut değil, bu inkâr. | Open Subtitles | لكى ننزع منه أمالة لا , أنه ليس الامل , إنه النكران |
İnkâr etmenin huzuru içinde olamazdım artık. | Open Subtitles | لم أعد أستطيع العيش في أمان النكران أكثر من ذلك |
Doktor durumunun kalıcı olduğunu söyledi ve inkâr içinde yaşamamız bence ikimiz için de sağlıklı değil. | Open Subtitles | قال الطبيب إن حالتك دائمة ولا أعتقد أنه من الصحيّ ولا من المفيد أن يحيا أحد فينا في النكران. |
- Hiç hatırlatma. İnkâr, çok etkili bir bozum mekanizması. | Open Subtitles | النكران هو ألة للنسخ مؤثرة جدا. |
Adam öyle inkarcı ki, kızını hala bakire sanıyor. | Open Subtitles | ذلك الرجل في مثل هذا النكران, انه يظن ان ابنته مازالت عذراء. |