| Bilirsin, yanlış yer, yanlış zaman, o tür şeyler işte. | Open Subtitles | تعلمون، المكان الخطأ، والخطأ الوقت ، وهذا النوع من الشيء. |
| Adelaide, daha önce de bu tür şeyler yaptım. | Open Subtitles | آدليك أنا فعلت هذا النوع من الشيء من قبل |
| Çünkü hep bu tür şeyler yapıp örtmeye çalışıyorsun da ondan. | Open Subtitles | لأنك تفعل هذا النوع من الشيء في كل وقت، ثم محاولة لتغطية ذلك. |
| Çimentolu ayaklar, balıklarla uyuma, o tip şeyler. | Open Subtitles | الأحذية اسمنت، ينام مع أسماك، هذا النوع من الشيء. |
| O tip şeyler. | Open Subtitles | هذا النوع من الشيء. |
| Bu adam bu tür şeylerde uzmanmış. | Open Subtitles | هذا الرجل يفترض بأنه كانت خبير في هذا النوع من الشيء. |
| Bu tür şeyler olduğunda genellikle şöyle başlayan cümleler kurulur: | Open Subtitles | هذا النوع من الشيء عادةً ما يبدأ ... بشيء على غرار |
| Eğer bu tür şeyler istiyorsan. | Open Subtitles | إذا أنت في مثل هذا النوع من الشيء. |
| Bu tür şeyler, tanımlanamayan şeyler, ... ben, | Open Subtitles | إذا كان هذا النوع من الشيء (يحدث في(نيوم |
| Bu tip şeyler işte. | Open Subtitles | ذلك النوع من الشيء. |
| Bu söylenmsei zor olan şeylerde... | Open Subtitles | هذا هو النوع من الشيء الذي يصعب علي: |