...işte insanları birlikte öldürmeye başladığımızdan beri yatak odasındaki işler düzeldi. | Open Subtitles | إذا قتلُ الناس سوية قام بتسوية الأمور بيننا في فراش النّوم |
Her ilişkide bir süre sonra yatak odasında durgunluk olması normal. | Open Subtitles | في أيّ علاقة، من الطّبيعي أن تحدث هدنة في غرفة النّوم. |
Ancak son zamanlarda öğrenme öncesinde de uyku gerektiğini keşfettik, beyninizi hazırlamak için, tıpkı kuru bir sünger gibi yeni bilgiyi emmeye hazır. | TED | ولكنّنا اكتشفنا حديثًا أنّك تحتاج إلى النّوم قبل التّعلّم أيضًا لتجهّز دماغك، تقريبًا مثل إسفنجة جافّة جاهزة في البداية كي تمتص معلومات جديدة. |
Senin tek yaptığınsa, bütün gün uyumak. Tabii, ben hiçbir şey yapmıyorum. | Open Subtitles | على الأقل أنا أعمل، وأنت جلّ ما تقوم به هو النّوم طوال اليوم. |
Santa Rosa Hastanesi'nden Dr. Stillman. Bir arkadaşınız ile ilgili olduğunu söylüyor. İlaçlarını almayı reddediyor ve uyumayı kesti. | Open Subtitles | يقول أن الأمر يتعلّق بخصوص صديق لك يرفض أخد أدويته، وقد توقّف عن النّوم |
uyumaya çalışan küçük bir oğlan geliyor aklımıza. | TED | نفكّر بطفل صغير يحاول النّوم. |
Siz testi makul bir sürede bitirip, ben burada uyuya kalmadan önce geldiniz. | Open Subtitles | أنّكما قمتما بالفحص في وقتٍ قصير، وعدتما هنا قبل أن أجدَ الوقتَ لأغطّ في النّوم |
yatak odalarındaki camlar için yeterince tahtamız yok. | Open Subtitles | هناك نوافذ كثيرة جدًّا في غرف النّوم ليس لدينا الواح كافية |
yatak odası görüntülerini neden vermiyorsun, | Open Subtitles | لمَ لا تعطيني الأشياء التي لديكَ مِن غرفة النّوم. |
Yani ne kadar çok ayaklarını yerden kesip seni yatak odasına kadar taşımak istesem de... | Open Subtitles | لذا، بقدر ماأريد أن أرفعكِ من قدميكِ الآن .. و أحملكِ إلى غرفة النّوم |
Bir grup birey seçtik ve onları iki deney grubuna ayırdık: uyku grubu ve uyku yoksunu grubu. | TED | لذا أخذنا مجموعة من الأفراد وفرزناهم إلى واحدة من مجموعتين تجريبيّتين: مجموعة النّوم ومجموعة الحرمان من النّوم. |
Buna göre, uyku grubu sekiz saatlik gece uykusunu alacak ama uyku yoksunu grubu laboratuvarda uyanık tutacağız, tamamen gözlem altında. | TED | ستحصل مجموعة النّوم على ثماني ساعات كاملة من النّوم، ولكن سنبقي مجموعة الحرمان من النوم مستيقظة في المخبر، تحت مراقبة كاملة. |
Bu beyin için uykunun bir örneği ama uyku da bedeniniz için aynı öneme sahip. | TED | هذا مثال عن تأثير النّوم على دماغك، ولكن النّوم مهم أيضًا لجسمك. |
Bir süre uyumak zorunda kalacaksınız. | Open Subtitles | سيتيح لك النّوم لمدّة من الوقت. |
Açık havayı severim ama bir çadırın içinde uyumak... | Open Subtitles | أحبّ الهواء الطّلق، لكن النّوم في خيمة على الأرض... |
Max lütfen. Altı üstü bir değişiklik, güzel bir şeylerin üstünde uyumayı dene. | Open Subtitles | (مـاكـس)، أرجوكِ، فقط من اجل التّغيير، حاولي النّوم على شيء لطيف. |
uyumayı denemek için eve gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب للمنزل لأحاول النّوم. |
Biraz uyumaya çalış. | Open Subtitles | حاولي النّوم قليلاً. |
Bir ara uyuya kaldın, uyur gibi yaparken ben senin uyumanı seyrettim. | Open Subtitles | و في لحضةٍ غِطتَ في النّوم ـ و كنتُ أشاهدكَ نائماً عندما كنتُ أتظاهر بالنوم ـ إرفعوا أيديكم |
Hayır, ama sen yapababilirsin, ...saçını yıkayıp öyle uyu. | Open Subtitles | لا، أنت تستطيعين- يمكنك غسله أو النّوم عليه، وربّما غداً |
Evet sana uyuman için görünmez bir düdük vereceğim. | Open Subtitles | أجل، سأجعلكَ تغطّ في النّوم بصفّارة صغيرة وغير مرئيّة. |
O çarşaflar olmadan uyuyamam! | Open Subtitles | لا يُمكنني النّوم بدون الشّراشف؟ |
Hayır, sadece aşağıya indim. uyuyamadım. | Open Subtitles | نزلت من أعلى للتوّ، لم أستطع النّوم |