| Mynanmar'dan kaçan mültecileri bulmak için de. | TED | أو لإيجاد اللاجئين الهاربين من مينامار. |
| Adamın biri Hennessey'den kaçan... mahkumlar olabileceğini söylüyordu. | Open Subtitles | شابا يقول بأن هؤلاء هم بعض السجناء الهاربين من هنيسي |
| Montana hapishanesinin müdürü, isimsiz kahramanın, Nisan'da enstitüden kaçan bir sapık olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | إن سجان سجن مونتانا متأكد أن هذا البطل هو أحد الهاربين من الإصلاحية فى إبريل |
| Hmm. Kefaletten kaçanları yakalayan ajandan kaçarken, araba kazasında ölmüş." | Open Subtitles | وقتل في حادث سيارة أثناء هربه من عميل يلاحق الهاربين من العدالة |
| Muhtemelen kaçaklarla ilgili bilgilere onun vasıtasıyla ulaşabilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أنّك ستكون قادراً على الحصول على معلومات حول الهاربين من خلاله. |
| kaçan çocukları yakaladıklarında hücre hapsi verdiklerini duymuştum. | Open Subtitles | انهم عندما يمسكون أحد الهاربين من المركز يحبس إنفراديا |
| "Hayalet bölgeden kaçan süper suçlular" söylemesi biraz zorda. | Open Subtitles | المجرمين الخارقين الهاربين من المنطقة الشبحية كبيرة على الفم |
| Hatta İngiliz demiryolları da kıtlıktan kaçan İrlandalı işçilerce inşa edildi. | Open Subtitles | وحتى السكك الحديدية البريطانية، شيدت من .قبل الحفّارين الآيرلندين الهاربين من المجاعــة |
| O psikiyatri koğuşundan kaçan bir mahkum. | Open Subtitles | أيمكنه ان ينشر الفيروس؟ هو أحد الهاربين من جناح المرضى النفسيين |
| Fakat Rus muhaliflerle de karşılaştık. Venezuelalı aktivistlerle, Çinli Hristiyanlar ve Çinli Müslümanlarla ve her türden eziyet ve işkenceden kaçan binlerce ama binlerce diğer mülteciyle. | TED | ولكن نقابل أيضاً منشقين روسيين، نشطاء فينزويليين، مسيحيين من الصين، مسلمين من الصين، وآلاف الآلاف من اللاجئين الهاربين من كل أشكال القضايا والتعذيب. |
| Mülteci Sözleşmesi, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, ırkı, dini, milliyeti, siyasi görüşü veya belirli bir sosyal gruba üyeliği nedeniyle uğradığı baskı ve eziyetten kaçan insanlara koruma sağlamak için oluşturuldu. | TED | تم إنشاء اتفاقية اللاجئين بعد الحرب العالمية الثانية لإعطاء الحماية للاشخاص الهاربين من الملاحقات القضائية استناداً لعرقهم، دينهم، جنسيتهم، آرائهم السياسية أو عضويتهم في مجموعة مجتمعية ما. |
| Burada "Belçikalılar, süikastten kaçan İngiltere krallarına 1471 ve 1651 yıllarında iki kez yardım ve yataklık etmişlerdir" diye yazıyor. | Open Subtitles | مكتوب هنا "البلجيكيون كانوا يضعون هنا الملوك الإنجليزيين الهاربين" "من القتل ، من عام 1471 إلى 1651" |
| Hapisten kaçan bir tutsağı bırakıp eline bir silah verirsen birkaç arama yapıp, kanun güçlerinden birçok arkadaş edinmesini garantileyebilirsiniz. | Open Subtitles | ارمي احد الهاربين من السجن في مكان ما إعطه سلاح و قم ببعض الإتصالات وستتأكد انه بإمكانه القيام بالكثير من الصداقات الجديدة |
| Ve Congo'dan kaçan mültecilerle ilgili yapılmış güzel çalışmalar var %2-3 oranında enfekteler... ve barış dolu Zambia-- çok daha yüksek. | TED | وهناك دراسات كثيرة على اللاجئين الهاربين من الكونغو لديهم إثنان، أو ثلاثة بالمائة مصابين وزامبيا المملوئة بالسلام -- أكثر بكثير |
| Hayır, ama Irak'ı işgal ettikten sonra kaçan asker sayısı iki katına çıkmış. | Open Subtitles | لا , ولكن عدد (الهاربين من التجنيد) تضاعف منذ أن غزونا العراق |
| Sanırım, FBI'ın Cumberland'dan kaçan iki kaçağı aradığını söylemişsiniz. | Open Subtitles | أعتقد أنك قلت شيئا عن FBI البحث عن الهاربين من كمبرلاند . |
| Bizim manastırdan kaçanları bulamadığımız gibi. | Open Subtitles | كما لم يجدوا الهاربين من ديرنا |
| Şu İngiliz kaçaklarla mı? | Open Subtitles | مع الانكليز الهاربين من الخدمه؟ |