Ve birgün, bu hediyeler seni daha da özel yapacak. | Open Subtitles | و يوماً ما ، هذه الهبات سوف تجعلكِ مميزة أكثر |
Size verdiğimiz bu küçük hediyeler tahmin edebileceğimden de iyi bir şeye dönüştüler. | Open Subtitles | كل تلك الهبات التي كنا نمنحكم إياها تحولت لشيء أفضل كثيرًا مما كنا لنتخيل |
Onlar soyguncu değillerdi ödül avcılarıydı. | Open Subtitles | لم يكونوا رجال من الطريق العام لقد كانوا صيادين الهبات |
Bir ödül avcısı için parasından daha önemli ne olabilir ki. | Open Subtitles | ما الذي سيكون أكثر قيمةً لصائد الهبات من نقوده؟ |
Annen bu tür yetenekler ve duygularla ilgili konuşmaları hiç sevmezdi. | Open Subtitles | أمَّكِ لا تحب هذا النوع من الأحاديث عن الهبات والأحاسيس. |
Bu yetenekler, bizim gibilere hemen verilmez. | Open Subtitles | هذه الهبات هي الإنقاذ العميق لأُناسٍ مثلنا |
Tanrıça'nın bana verdiği yetenekleri kullandım. | Open Subtitles | و أنا أستعمل الهبات التي منحتني إيّاها الآلهة |
Kendisi için Tanrı'nın lütfu olan hediyeleri harcamak için özgürlük. | Open Subtitles | حريةٌ للمقامِر ليبدد الهبات الإلهية ـ بإستعمالها لمصلحته ـ آمين |
Tüm bu hediyelerin büyük bir yük olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعلمي ان تلك الهبات تأتي ومعها أعباء معينة |
Bana bahşettiklerine inandıkları hediyeler için her gün müteşekkir olmamı bekliyorlar. | Open Subtitles | يتوقعون مني أن أقوم بشكرهم على أساس يومي على الهبات التي يظنوا أنهم يعطوني إياها |
Hayatın, rütben sana çalışmadan serbestçe verilmiş en büyük hediyeler. | Open Subtitles | حياتك , مكانتك , الهبات العظيمة التي وُهبتها بلا مقابل بدون أن تبذل جهدك |
Bana verdiğin bu hediyeler için çok şanslıyım. | Open Subtitles | إنّي محظوظة لأنك أعطيتني كل هذه الهبات |
Bu hediyeler bizi öldürüyor. | Open Subtitles | هذه الهبات تَقْتلُنا الليموزين |
Son haritayı alan ödül avcısını bulmam gerekiyor. Yapamam. | Open Subtitles | أحتاج لإيجاد صائد الهبات الذي اشترى اَخر خريطة - لا أستطيع صنعها - |
Eğer Rahl başına bu ödülü koymuşsa peşindekiler sadece ödül avcıları olmayacaktır. | Open Subtitles | إن كان (رال) يعرض ذلك النوع من النقود صيادوا الهبات لن يكونوا الوحيدون الذين يبحثون عنك |
Bu yetenekler, bizim gibilere hemen verilmez. | Open Subtitles | هذه الهبات هي الإنقاذ العميق لأُناسٍ مثلنا |
Tanrı yetenekler dağıtırken... ben bu lanet sandalyeye yapışıp kaldım. | Open Subtitles | اللّه وزع جميع الهبات. وأنا عالقٌ بهاذا الكرسي اللعين. |
Altında yatan yetenekleri kaçırdığın fiziksel değişimine bu kadar sarılma. | Open Subtitles | لا تغطي تغيراتكِ الجسدية لأنها تغطي الهبات تحتها |
Altında yatan yetenekleri kaçırdığın fiziksel değişimine bu kadar sarılma. | Open Subtitles | لا تغطي تغيراتكِ الجسدية لأنها تغطي الهبات تحتها |
Söylesene... Bu yetenekleri kim nasıl elde ediyor? | Open Subtitles | من يحصل على هذه الهبات بأية حال؟ |
Fakat bilmediğim bir şey vardı ki her zaman hayalini kurduğum muhteşem hediyeleri alıyordum: Kendime saygı duymak, bilgi, disiplin. | TED | وكلما عرفت القليل كنت أكتسب أعظم الهبات التي لم أكن أحلم بها يوماً: قيمة الذات، المعرفة والإلتزام. |
Bu yüzden de askerlere verilecek bu hediyelerin kaynağı son derece önemliydi. | Open Subtitles | لذا كان المهم للغاية في حالة تلك الهبات إلى الجنود الرومانيين ما هو المصدر الذي أتت منه؟ |