Dış gezegenliler kırılgan kemiklerimizden nefret ediyorlar! Pekâlâ, bu kadar yeter. | Open Subtitles | ـ إنهم يكرهوننا بسبب عظامنا الهشة ـ حسناً ، يكفي ذلك |
Bunun anlamı kırılgan şehirlerde yaşayan genç nüfus oranı daha zengin ve sağlıklı şehirlerde yaşayan nüfustan daha fazla. | TED | ماذا يعني هذا أصلًا أن نسبة الشباب الذين يعيشون في المدن الهشة أكثر مما عليه في مدننا الصحية أكثر والأكثر ملاءمة. |
kırılgan şehirleri bu tartışmalara dahil etmeliyiz. | TED | علينا أن نسلط الضوء على هذه المدن الهشة. |
Yağmur geldiğinde, hassas duvarlarımızı yağmurdan korumak için acele ediyoruz. | TED | عندما يأتي المطر نسرع لنغطي جدراننا الهشة ضد المطر |
Soğuk, kontrolcü ebeveynler de hassas narsisizme yol açabilirler. | TED | والأبوان الباردان المسيطران يساهمان في تعزيز النرجسية الهشة. |
narin pirinç bir çok kez başka yere dikilmek zorundaydı. | Open Subtitles | الأرز الهشة لا بد من زرعها وزرعَها عدّة مرات |
Şu boşanma ona... yakışıklı ve çok iyi bir dinleyici olan bölge müdürünü gösterdi sadece. | Open Subtitles | المطلقة الهشة تسلم نفسها لمدير المكتب الوسيم |
kırılgan şehirlerin %1-2 oranındaki üç-beş sokağının, suçların %99’una ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz? | TED | هل كنت تعلم أن مابين 1 إلى 2 بالمائة من عناوين الأحياء في المدن الهشة قد تتنبأ ب 99 بالمائة من الجرائم العنيفة؟ |
Vücutlar yere düştükçe, onları o kırılgan kalpleri ile beraber, Xerxes'in ayağına gönderdik. | Open Subtitles | نرسل الأشلاء المتقطعة والقلوب الهشة إلى أقدام زيركسيس. |
Seni buraya sadece o kırılgan egonu korumak için getirdim. | Open Subtitles | أنا أحاول حماية عزة نفسك الهشة أتعلم ماذا؟ |
kırılgan, küçük onurunu yerden kaldırmak için uğraşırsın. | Open Subtitles | جميعكم تتعلقون كثيراً بكرامتكم الهشة بتلك المنطقة |
Ben de senin, benim bu kırılgan halimden faydalanacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | وهنا كنت أفكر كنت ستعمل الاستفادة من لي في ولايتي الهشة. |
kırılgan bir zihni olan insanlar, bu kozmik korkuların bir intikamla geldiğini hissedebilirler. | Open Subtitles | و الأشخاص ذوي العقول الهشة .. قد يعتقدون ان الكون يرهبهم من أجل الأنتقام |
kırılgan şehirler ile zengin ve sağlıklı şehirleri kardeş şehir yaparak öğrenme ve işbirliği süreçlerini başlatmak, olumlu ve olumsuz tecrübeleri paylaşmak, iyi bir başlangıç olabilir. | TED | هناك طريقة لحل هذا المشكل وهو البدء بتوأمة المدن الهشة بتلك الأكثر ملاءمة، تشجيع عملية التعليم والتعاون وتبادل الخبرات لما يعمل بشكل جيد أم لا. |
Bu güzel, kırılgan uygarlık draması. | TED | هذه هي الدراما الهشة الجميلة للحضارة. |
Bu ilişki hassas ortamlarını korumalarına yardım etmiştir. | Open Subtitles | العلاقة التي ساعدت في حماية بيئتهم الهشة |
Pek çok yönden Tibet'in hassas doğası, dünyamızın da barometresidir. | Open Subtitles | في عدة أشكال، بيئة التبت الهشة مقياس عالمنا. |
Hubble'ın olağanüstü kâinatın engin derinliklerine ulaşmasıyla bu hassas vahayı korumamızın ne kadar önemli olduğunun farkındayız. | Open Subtitles | الأن نعلم كم هو من المهم أن نحمي هذه الواحة الهشة عميقاً داخل الإمتداد الذي لا حدود له لكون هابل الرائع |
hassas şeylerin kırılmasını ön görmek zor. | Open Subtitles | يصعب التنبؤ بالأوان الذي تنكسر فيه الأشياء الهشة |
İklimin kötüleşmesi demek ekinlerinin yıllarca büyümeyecek olması demek Ya çok fazla yağmur ya da yetersiz yağmur olacak. Herşey öyle değişik şekillerde değişecek ki onların hassas ortamları bunu açıkça destekleyemeyecek | TED | أحوال المناخ تزداد سوءً، ما يعني أن زراعتهم لن تزدهر لسنوات عديدة. سوف يكون هناك الكثير من الأمطار، أو أن تكون ليست كافية . ستتغير الأشياء بطريقة بحيث لن تستطيع بيئتهم الهشة أن تعمل لصالحهم. |
#Tıpkı su birikintisinin üzerinde yüzen narin, ince deniz kabukları gibi.. | Open Subtitles | كالأصداف الهشة الصغيرة التي تنساق مع البحر |
Şu boşanma ona... yakışıklı ve çok iyi bir dinleyici olan bölge müdürünü gösterdi sadece. | Open Subtitles | المطلقة الهشة تسلم نفسها لمدير المكتب الوسيم |