Sonradan öğrendiğime göre yaklaşık o zamanda Javier ve Octavio Honduras'ta reformun zorlukları hakkında düşünüyorlardı. | TED | لاحقا علمت انه تقريبا في نفس الوقت, جافير و اوكتافو كانا يفكران في تحدي الاصلاح في الهندوراس |
2009 yılı yazında, Honduras yürek dağlayan bir anayasal kriz geçirdi. | TED | في صيف 2009 مرت الهندوراس بازمة دستورية موجعة. |
Bu projeye ihtiyacımız olduğunu, bunun önemli olduğunu, ülkemiz için ilerleme yolunun bu olduğunu söyleyen Honduras başkanı tarafından çağırıldım. | TED | لذلك سئلت من قبل رئيس الهندوراس من قال اننا علينا القيام بهذا المشروع, هذا مهم, قد يكون هذا طريق تقدم بلدنا. |
Kuzeyde, yüzlerce kilometre uzakta olması yerine Honduras'ta olabilecek bir şehre gidebilme seçeneği olurdu. | TED | سيكون هناك خيار لمدينة يمكنك الذهاب اليها والتي ستكون في الهندوراس, بدلا من الاف الاميال شمالا. |
Luther Castillo Honduras'ın Atlantik kıyısındaki San Pedro de Tocamacho'dan geliyor. | TED | لوثر كاستلو أتي من سان بيدرو دي توكامتشو علي الشاطئ الأطلنطي لبلد الهندوراس. |
Honduras tarihinde ondan önce sadece iki tane Garifuna'lı doktor vardı. | TED | طبيبين فقط من جرافينا سبقوهم على مدار تاريخ الهندوراس. |
Onlar sadece çalışmak için eve dönmekle kalmadılar, aynı zamanda Honduras'ın ilk yerli hastanesini inşa etmek için halklarını örgütlediler. | TED | ليس فقط عادوا للعمل في وطنهم، بل نظموا مجتمعاتهم لبناء أول مشفي للسكان الاصليين في الهندوراس. |
Hükümet de hastaneyi Honduras'da kırsal kamu sağlığı için bir model olarak destekliyor ve önemsiyor. | TED | و الحكومة تولي اهتماماً للموضوع، تدعم المستشفي لتكون مثال للرعاية الصحية الريفية في الهندوراس. |
Nikaragua başlangıçtı. Sırada Guatemala ve Honduras var. | Open Subtitles | نيكارجوا كانت فقط البداية يليها جواتيمالا و الهندوراس |
Yürüyüş ve yağlı boya resim yapar. Arkeolojiden hoşlanır. Şu an Honduras'ta bir kazıda. | Open Subtitles | او,تذكرت وهي تحب علم الاثار كذللك هي الان في الهندوراس تقوم ببعض التنقيب |
- Onları Honduras'a geri götürecek olan otobüse. | Open Subtitles | الباص الذي سيقلّهم إلى الهندوراس. إنتظر لحظة، إنتظر لحظة. |
Böcek R. prolixus ise Guetamala veya Honduras'tan olabilir. | Open Subtitles | لو كانت الحشرة رودنيس برولكسس فنحن نتحدث عن غواتيمالا أو الهندوراس على الأرجح |
US yardım programıyla, Honduras'ta inşaat okuluna gittiğimi sanıyorlar. | Open Subtitles | يعتقدان أني في الهندوراس أبني مدارس مع برنامج رعاية الأمم المتحدة |
Ama Rose ise Honduras'a tatile gitti. | Open Subtitles | لكن روزا قامت ببساطة بالرحيل في إجازة في الهندوراس |
İyi tamam ama Honduras'a kadar gitmene gerek yok. | Open Subtitles | حسن ، لكن لا يتوجب عليك العودة إلى الهندوراس مباشرة |
Bunu ben yapmak istemiştim, ama şu Honduras işiyle çok meşguldum. | Open Subtitles | كان من المفروض أن أقوم بذلك ولكني علقت في أمر الهندوراس ذاك |
Yaklaşık 75.000 Honduraslının her yıl A.B.D. 'ye gitmek için ayrılacaklarını biliyorlardı, ve o insanların kalıp, aynı şeyleri Honduras'ta yapmalarını sağlamak için ne yapabileceklerini sormak istiyorlardı. | TED | لقد علما ان هناك حوالي 75000 مواطن هندوراسي في كل عام يغادرون في اتجاه الولايات المتحدة وكانا يتساءلان مالذي يمكنهما عمله لضمان ان اؤلائك المهاجرين سوف يبقون ويقومون بنفس الاعمال في الهندوراس. |
Dent, Honduras'taki Doğu Alman elçiliğinde kültür ataşesiymiş. | Open Subtitles | "دينت" كان مُلتحقاً بالسفارة الألمانية "في" الهندوراس. |
Alex Coburn 1989'da Honduras'ta öldü gösterildi. | Open Subtitles | أليكس كوبورن زيف موته في الهندوراس |
Önümüzdeki hafta güneş ocağı teslimatı için Honduras'a gideceğim. | Open Subtitles | سأغادر الاسبوع المقبل لتسليم الأفران الشمسيّة إلى "الهندوراس". |