Vadi'nin şövalyeleri Vadi'de kalacaklar. Ait oldukları yerde lordlarını koruyacaklar. | Open Subtitles | فرسان الوادى سوف يظلوا هٌنا حيث ينتمون, كي يحمُوا قائدهُم. |
Anlamıyor musun, Yasak Vadi'ye giden çingeneleri takip etmeliyiz. | Open Subtitles | الا ترى يجب ان نتبع الغجر الى الوادى الملعون |
Hem orman öylesine sık ki, vadiye varınca dört ayak üzerinde yürümek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | الغابات ستخفينا , لكن فى الوادى علينا البقاء منخفضين |
Bu akşam günbatımında, vadinin diğer ucunda buluşalım. | Open Subtitles | الأخرون يحاولون تحريرهم سنتقابل عند الجانب البعيد من الوادى الليله عند الغروب |
Şu iş bittikten sonra sanırım doğduğum vadiyi görmeye gideceğim. | Open Subtitles | عندما ينتهى الأمر ، أريد رؤية الوادى الذى ولدت به. |
Bütün valiler, bütün krallar, imparatorluğun tamamı sizi aşağıda, vadide bekliyor. | Open Subtitles | فى أرجاء الإمبراطورية ينتظر فى أسفل الوادى |
# Sonra, vadiden kaçınca... #...karda kilometrelerce yürüdük. | Open Subtitles | ثم ، حين هربنا من الوادى سرنا لعدة كيلومترات فى الثلوج |
Bu beden ilk kez Red Valley, New Mexico'da 1999 yılında görüldü. Şimdikinden farklı bir görünümü vardı. | Open Subtitles | هذا الجسد ظهر فى الوادى الأحمر بالمكسيك عام 1999 وكان لديه منظر مختلف حينها.. |
Beni öldürürsen, sizi o kanyona nasıl götürürüm sonra? | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف سأذهب بك الى الوادى ان قتلتنى |
İspanyollar geldiklerinde o kanyonu aramışlar. | Open Subtitles | عندما جاء الغزاة الإسبان بحثوا عن هذا الوادى |
Unutmayın O'nu öldürdüğümüzde Vadi bizim olacak. | Open Subtitles | تذكروا ,بمجرد أن نقتله سيصبح الوادى لنا. |
Buradan tek çıkış yolu, doğuya giden şu Vadi. | Open Subtitles | المخرج الوحيد من هنا هو هذا الوادى الذى يقود للشرق |
Vadi yiyebileceğinden daha fazla, yiyecekle ve içebileceğinden daha fazla soğuk su ile kaplı. | Open Subtitles | ان الوادى مملوء بالغذاء الأخضر أكثر مما يمكنك أن تأكله وماء أكثر برودة أكثر مما يمكن أن تشرب |
Doğru yolda gidiyoruz, Büyük Vadi ye! | Open Subtitles | نحن نسير فى الطريق الصحيح الطريق الى الوادى العظيم |
Bu yüzden Büyük vadiye varmak için mümkün olduğunca hızlı yürümeliyiz. | Open Subtitles | لهذا نحن يجب أن نمشى بقدر ما نستطيع كل يوم حتى نصل الى الوادى العظيم |
Açlığını nerdeyse unutmuştu Büyük vadiye ulaşması gerektiğini de unutmuştu. | Open Subtitles | دون ان يفكر او يلاحظ جوعه ونسى بأنه يجب أن يصل الى الوادى العظيم |
uçaklarımız oraya ulaşamaz. vadinin girişi çok dar... ve her bir karesi düşmanla dolu | Open Subtitles | الطائرات لا تستطيع الوصول لهم فتحة الوادى ضيقة وكل بوصة بها العدو |
Kuzey vadinin içerlerinde olabilir. Epey uzak. | Open Subtitles | قد يكون فى الوادى الشمالى فى مكان ما ، انه بعيد جداً |
Şu iş bittikten sonra sanırım doğduğum vadiyi görmeye gideceğim. | Open Subtitles | عندما ينتهى الأمر ، أريد رؤية الوادى الذى ولدت به. |
Yani vadiyi saklamak için bir tezgâh yaptılarsa bu çok da zor olmamış. | Open Subtitles | اذا لو كان هنا مؤامرة لأخفاء الوادى اقصد , لم تكن لتأخذ الكثير |
vadide başka taburlar da vardı ama onları cezbedecek yem biz olacaktık. | Open Subtitles | كان هناك العديد من المتمردين فى الوادى كنا نعلم أننا سنكون الطعم لإخراجهم |
Sadece birkaç yıI önce bu minik derecik vadiden aşağı akıyordu. | Open Subtitles | قبل سنوات قليلة ، كان هذا المجرى المائى الضحل يتدفق إلى أسفل الوادى |
Sudden Valley'in vergilere karşı gelişimindeki... artışının en son değerlerine baktınız mı? | Open Subtitles | هل رائت اخر ارقام مشروع الوادى |
Yolun güneyde dağlardan, doğrudan kanyona döndüğünü biliyordu! | Open Subtitles | يستدير جنوبا عبر الصحراء , وصولا إلى النهر و النهر يقودنا إلى داخل الجبال هنا مباشرة إلى الوادى |
Sabah kanyonu görebileceğimizi söyledin. | Open Subtitles | أنت قلت أنه يمكننا أن نرى الوادى فى الصباح |
Efsaneye göre, Apaçi tanrılarının koruduğu, altın kaynayan, gizli bir Kanyon varmış. | Open Subtitles | الهة الاباتشى تحرس الوادى الخفى الغنى بالذهب |