Ama Belli ki vaktimi boşa harcıyorum. Binbaşı sana bir iki şey öğretir. | Open Subtitles | لكن من الواضح أنني كنت أقوم بتضييع وقتي سيلقنكِ الرائد درسًا أو درسين |
Belli ki bunu yapamıyorum bu yüzden boks bir çıkış yoluydu. | Open Subtitles | من الواضح أنني لا أستطيع فعل هذا لذا الملاكمة كانت مخرج |
Belli ki senin telefonunu açmak dışında daha önemli şeyler yapıyorum... | Open Subtitles | من الواضح أنني مشغولة بشيء، أكثر أهمية من الرد على مكالمتك، |
Açıkçası uzay ve onun hakkındaki her şeyden etkilenirdim, fakat onun içine mühendislikle girdiğimde daha da fazla etkilendim. | TED | من الواضح أنني كنت معجبا ومهتما بالفضاء وبكل ما يتعلق به، ولكنني كنت مهتما بالهندسة والمستوى الذي وصلت إليه. |
Açıkçası roketler yapıyorum, uçan şeyler yapıyorum. | TED | من الواضح أنني أصنّع الصواريخ؛ لذا أنا أحب الأشياء التي تطير. |
Evet. biliyorsun temizlikçi kılığında Bir casus olduğum çok açık. | Open Subtitles | حسناً، من الواضح أنني متنكر في شخصية بواب |
Hayır, bilmiyorum. Görünüşe göre seni hiç de iyi tanıyamamışım. | Open Subtitles | لا أعرف ، لأن من الواضح أنني لا أعرفك تماماً |
Rahat hissetmediğim apaçık ortadaydı ama annem beni rahat ettirmeye çalışıyordu. | TED | من الواضح أنني لم أكن أشعر بالراحة لكن أمي كانت تحاول أن تجعلني أشعر بالراحة |
Anlaşılan çok akıcı ve bilgili bir konuşmayı yarıda kestim. | Open Subtitles | فمن الواضح أنني اعترضت محادثةً سلسة وغنيّة جداً. |
Belli ki... zamanda geri gittim, maymunumsu bir şeye dönüştüm. | Open Subtitles | من الواضح أنني تراجعت. إلى بعض من تلك المخلوقات الشبيهة بالقرود. |
Evet, Belli ki bir ilişkinin günlük hayatıyla başa çıkamıyorum. | Open Subtitles | أجل، من الواضح أنني لا أستطيع التعامل مع حياة الارتباط اليومية |
Belli ki ilişkilerle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | من الواضح أنني لا أفقه شيئًا في العلاقات. |
Belli ki daha tam kavrayamamışım. | Open Subtitles | من الواضح أنني لم أعرف كيفية فعل هذا بعد |
Belli ki basın açıklamamızın sonuçlarını hesaba katmamışım. | Open Subtitles | من الواضح أنني لم آخذ نتائج إعلاننا بعين الاعتبار |
Belli ki ben nefesi kokan, kapalı kutu ve yaşamaması gereken biriyim ve gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | من الواضح أنني عسيرة الفهم ولديّ رائحة نفس كريهة وفظيعة للغاية ويجب أن أرحل |
Açıkçası oturmayı tercih ederdim, eğer sorduğun buysa. | Open Subtitles | من الواضح أنني كنت سأجلس بالأحرى إن كان هذا ما تسأله |
Açıkçası sınıfta bir de erkek çocuk olmasını çok isterdim. | Open Subtitles | من الواضح أنني أحب أن يكون لديّ فتى بالفصل |
Benden olmaz çünkü benim böyle bir şey istemediğim çok açık. | Open Subtitles | و ليس مني,لأنه من الواضح أنني لا أطلب ذلك |
Yardım etmeyi öneren kişiyim, ama Görünüşe göre, yardımım dokunmayacak. | Open Subtitles | هل لاحظ أحد منكم انني كنت أول من طرح يد المساعدة و من الواضح أنني عديم الجدوى؟ |
Sanırım artık kitaptaki Peyton olmadığım apaçık ortada. | Open Subtitles | أَعتقد أنه من الواضح أنني لم أعد كالسابق |
Bunu daha önce görmeliydim... ..fakat Anlaşılan sizinle uğraşmaktan gerçekten hiçbir şey göremedim. | Open Subtitles | كان يجب أن ألاحظ ذلك مبكراً لكن الواضح أنني كنتُ مشغولة بالتنافس معكَ مما أعماني من رؤية أي شيء |
O sendin değil mi? Açıkça görülüyor ki, fikrimi tartışmama gerek kalmadı. | Open Subtitles | من الواضح أنني لست بحاجة .. لأجادل بوجهة نظري |