Sarina Hala, sadece bunlar çok lezzetli değil... tüm yemek mükemmeldi. | Open Subtitles | ليس فقط هذا البسكويت لذيذ ولكن الوجبة كلها كانت ساحرة صدقاً |
yemek şirketiyle bu harika yemeği planladık ve daha bir parça bile yemedik. | Open Subtitles | خططنا لهذه الوجبة الرائعة مع مزود الطعام و لم نأكل منها ولا قضمة |
Bu yemek için sana şükürler olsun. Hepinize afiyet olsun. | Open Subtitles | ليُبارك الرب هذه الوجبة و أن نتمتع بها . آمين |
- Canan Ebersole'un eski çalışanı olan Peter Talbott'u öldüren yemeği hazırlayan şef. | Open Subtitles | الطباخ الذي طبخ تلك الوجبة والتي قتلت سلف بيتر تالبوت في كانون إيبرسول |
Ya da akşam yemeğine davetli bir konuk, yemekten sonra cüzdanını çıkartarak size yemeğin parasını ödemeyi teklif ederse, bu da fazlasıyla garip bir durum olur. | TED | أو إذا قام ضيف مدعو للعشاء بعد الوجبة باخراج محفظته وعرض دفع مبلغ الوجبة، ذلك يمكن أن يكون تصرف أخرق بالمثل. |
Yaban domuzları, mükemmel yemek gibi görünüyor, küçük, lezzetli ve yakalaması kolay. | Open Subtitles | وهذه المأدبة تبدوا حاملة الوجبة المثالية شكل صغير, ومذاق جيد, وسهل الإصطياد |
3 yıldızlı otel, Brooklyner gibi, günde 60 dolar yemek harçlığı. | Open Subtitles | فندق ثلاث نجوم مثل البروكلينيين 60دولار لبدل الوجبة يوميا لابارات صغيرة |
Yemeğimde böcek varmış gibi yapıp beleşten yemek almayı planlıyorum. | Open Subtitles | أخطط لأتظاهر أن هناك حشرة في طعامي وأنال الوجبة بالمجان |
Mm, bunun hakkında tamamen kendi başıma yaptığım bu leziz yemek eşliğinde konuşabiliriz. | Open Subtitles | حسنٌ , يمكننا التحدثُ بشأن ذلك على هذه الوجبة الشهيّة الذي أعددتُها بنفسي. |
Yemeğimi yiyor, komşularımla konuşuyor ve vejeteryan tercihimi önemseyen birinin yaptığı lezzetli bir yemek yemiş olarak eve gidiyorum. | TED | أتناول العشاء، أتحدث إلى جيراني، وأذهب للمنزل، بعد تناول الوجبة الشهية التي أعدها شخص أخر يهتم بتفضيلاتي النباتية. |
Trende yemek sipariş etmeye gerek yoktur. | Open Subtitles | لسنا مضطرين لهذا الكل سيحصل على نفس الوجبة |
Ama varsayalım ki bu yemek, akşam yemeği değil de, öyle yemeği. | Open Subtitles | و لكن لنفترض أن تلك الوجبة لم تكن العشاء .. بل كانت الغداء ؟ |
Her akşam, bölgedeki bir iş kurumu akşam yemeğine sponsor oluyor ve yemeği hazırlaması ve sunması için gönüllülerden oluşan bir grup gönderiyor. | TED | كل ليلة أحد الأعمال التجارية يرعى العشاء ويرسل فريقاً من المتطوعين الذين يساعدوا في صنع وتقديم الوجبة |
Lezzet önemsiz bir hal aldı, tat tamamen görmezden gelindi insanın ruhani zihni için bu ölüm yemeği kurtarıcı haline geldi. | Open Subtitles | أصبح نكهة عرضية , طعم تجاهلها تماما, للعقل الإنسان الروحية أصبح المنقذ في هذه الوجبة من الموت. |
Geçen gece yemeğe gittik, yemeğin sonunda hesap geldi. | Open Subtitles | ذهبت للمطعم أول أمس و جاءت الفاتورة آخر الوجبة كالعادة |
Bu "yemeğin sonunda hesap" sistemini hiç sevemedim. | Open Subtitles | لم يعجبني أبداً نظام الفاتورة في نهاية الوجبة |
Bu yemekten her çocuk hayatta kalmak için bir bardak içti. | TED | لهذه الوجبة يتناول كل طفل كوبا واحا للغداء ليبقى حيا. |
yemekte en önemli şey şarap. | Open Subtitles | ألا تعتقد بأنّ أهمّ جزء في الوجبة هو النّبيذ؟ |
Böyle güzel bir yemekle kırmızı şarabı tercih ederdim. | Open Subtitles | بالرغم من أن، هذة الوجبة كبيرة، أنا أُفضّلُ أَنْ أَتوقّعَ كلاريت. بالطبع. |
Eğer şekerli yiyecekleri ara sıra tüketiyorsanız, ya da az yiyorsanız, etkisi dengeli öğün ile benzer olacaktır. | TED | إذا كنت نادراً ما تتناول السكر أو لا تأكل الكثير منه في نفس الوقت فالتأثير مشابه لتأثير الوجبة المتوازنة. |
Bir öğünü atlarsan, ötekinde çok fazla yersin. | Open Subtitles | ولو تخطيتي وجبة ففي الوجبة التالية تأكلين أكثر من اللازم |
Yalnızca hepimizi buraya toplaması ve bize lezzetli yemekler pişirmesi değil, ayrıca yeni bir gelenek başlattı. | Open Subtitles | ليس أنها أحضرتنا جميعاً هنا وطبخت لنا هذه الوجبة الرائعه لكنها بدأت تقليداً جديداً |
Evet, 1993'ten beri verdikleri diğer Happy Meal oyuncaklarıyla birlikte. | Open Subtitles | أجل، وكل دمية توجد في "الوجبة السعيدة" مند سنة 1993. |
Şu an için yaşamanıza izin vereceğim.... ...eğer size verilen yemeği yiyecek kadar salak değilseniz tabii. | Open Subtitles | سأبقي على حياتكم في الوقت الراهن ما لم تكونوا أغبياء بما يكفي، لتتناولوا الوجبة التي قدمت لكم |
Burada dinleme cihazı olmayabilir ama her yerde kamera var buraya tadını çıkarmak için geldiğimiz güzel yemeğini ye ve sonra da lütfen bana Truxton Spangler'ın, sabahın 06.00'sında evime gelmesini gerektirecek ne yaptığını söyle. | Open Subtitles | ربّما لا وجود للصّوت هنا لكن هناك كاميرات في كلّ مكان ،لذا تناول الوجبة اللّذيذة جئنا لنستمتع |
O zaman Beyaz Kale'ye gelin ve Slyder özel yemeğimizi deneyin... | Open Subtitles | إذا تعال إلى القلعة البيضاء وجرب الوجبة الخاصة |
Et merkezde olmalı. Diğer yemekleri onun etrafına koyarsınız. | Open Subtitles | انت تجعل اللحمة هى الوجبة الرئيسية اعمل على ان يستفيد جسمك من باقى الطعام |