Misilleme olmamasını garantilemenin tek yolu benim Roman'ı tek başıma öldürmem. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لضمان لا يوجد تدعيات يكون علي قتل الروماني وحدى |
Parayı garantilemenin tek yolu tatlım, becerilmeyi kabul etmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لضمان النتائج يا عزيزتي هي التوقيع على عقد المضاجعة |
Zarar görmemenizi garantilemenin tek yoluydu. | Open Subtitles | كانت هذه الطريقة الوحيدة لضمان ديهم أبدا يؤذيك. |
Sana söylenen yerde kalmanı sağlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة لضمان انك ستبقين فى مكانك |
Sınırlarımızın güvenliğini sağlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة لضمان . الأمن على حدودنا |
Barışı sağlamanın tek yolu da savaş ihtimalini sıfıra indirmek. | Open Subtitles | و الوسيلة الوحيدة لضمان السلام هي من خلال جعل احتمال حدوث حرب , يبدو أمرا مستحيلا |
Başarıyı garantilemenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة لضمان النجاح |
Bana yardım etmeni sağlamanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | كانت الطريقة الوحيدة لضمان مساعدتكَ لي. |
Evet, Charlotte'un icabına bakmak suçun onun üzerinde kalmasını sağlamanın, tek yolu fakat, şey... | Open Subtitles | نعم، قتلها سيكون الوسيلة الوحيدة لضمان... أن تبقى هي الملومة لكن... |
dedim. (Gülüşmeler) Her gün, kadınların seslerini yükseltmek ve barış süreçleri ve çatışma çözümündeki katkılarını ve deneyimlerini vurgulamak için çalışıyorum ve işim gereği kadınların dünya çapında katılımlarını sağlamanın tek yolu dini aslına döndürmektir. | TED | (ضحك) كل يوم أعمل لدعم صوت النساء، ولتسليط الضوء على تجاربهن ومشاركاتهن في عمليات السلام و حل النزاعات. وبسب عملي أدركت أن الطريقة الوحيدة لضمان المشاركة الكلية للنساء عالميًا هي عن طريق استعادة الدين. |