"الوحيدة هو" - Translation from Arabic to Turkish

    • tek
        
    Ve bunun tek yolu, senin düşünceni anlamak. Bunu kendin söyledin. Open Subtitles و الطريقة الوحيدة هو العثور على صوتك , أنت أخبرتنا هذا
    Burada otururken elimde olan tek şans, dönemeçlerden çıkışlarda açıma göre güç kullanmak Open Subtitles الفرصة الوحيدة هو أن أخرجها من المنعطفات بهذه الطريقة أستطيع استخدام قوة الدفع
    Bizim bakış açımıza göre,bu tartışmalar tarafından yükselen tek olay. Open Subtitles ‫ورأينا هو أن المشكلة الوحيدة هو هل نيويورك ‫يمكن شراءها من قبل المنافسين؟
    - Su anda tek sansi, rüstünü ispat etmemis biri olarak yargilanmasi. Open Subtitles الآن، فرصته الوحيدة هو أن نجعلهم يحكموا عليه كقاصر
    Roosvelt'in tek problemi CIA ajanı kimliği taşımasıydı. Open Subtitles مشكلة روزفلت الوحيدة هو أنه كان يحمل بطاقة عميل وكالة المخابرات المركزية
    Şu anda o herifin tek zayıf noktası göğsündeki yara! Open Subtitles نقطة ضعفه الوحيدة هو الجرح الذي على صدره
    Karımın tek hatası, kocası olması için yanlış adamı seçmiş olması. Open Subtitles جريمة زوجتي الوحيدة هو الثقة برجل خطأ ليكون زوجها
    Bunun tek yolu da seninle denk olabilmekti. Open Subtitles الطريقة الوحيدة هو أن أصبح مساوية في المرتبة معك
    Şu an tek istediğim sana bir eş bulmak. Open Subtitles الآن. أمنيتي الوحيدة هو العثور لك على زوجة
    Kendim için istemiyorum tek suçu kralı uğruna kendini feda etmiş genç bir adam için istiyorum. Open Subtitles لا أطلب ذلك لنفسي بل لرجل جريمته الوحيدة هو التضحية بنفسه من أجل الملك
    Benim tek zayıflığım onu şakağından değil, alnının ortasından vurmamdı, fakat kendimi yeterince eğim sağlayacak bir duruma getiremezdim. Open Subtitles كانت نقطة ضعفى الوحيدة, هو اطلاق النار فى منتصف جبهته, وليس على جانب الجمجمة ولكنى لم استطع ان اتحمّل تأثيرا ثقيلا كهذا
    tek sorun güvenlik duvarinin üçlü sifreye sahip olmasi. Open Subtitles المشكلة الوحيدة هو ان جدارهم الناري ثلاثيّ التشفير
    tek isteği emzirilen bebekler gibi kundaklanıp şişko memeleri emmek olan bir adam. Open Subtitles رجل رغبته الوحيدة هو أن يُلف في قماش بينما يرضع من ثدي كبير بلا حليب كطفلٍ رضيع.
    tek yapabileceğimiz başsavcının ofisiyle bir şekilde doğrudan iletişim kurmak. Open Subtitles خطتنا الوحيدة هو أن نتصل بالنائب العام مباشرة بطريقة أو بأخرى
    Bunun tek yolu içeriden birinin manuel olarak... durdurmuş olması. Open Subtitles الطريقة الوحيدة هو أن قام شخص ما بأيقافها يدوياً من الداخل
    tek şansımız o test ünitesinde ne oluyorsa oydu. Open Subtitles كان فرصتنا الوحيدة هو ذلك الشئ في المختبر
    Şu an tek işiniz önünüzdeki sınavı geçmek. Open Subtitles الان مهتمكم الوحيدة هو ان تنجحو فى الاختبار قبل ان
    Bununla başa çıkmanın tek yolu tıbba odaklanmaktır. Open Subtitles والطريقة الوحيدة للتعامل مع هذا الأمر ..الطريقة الوحيدة هو التركيز على العلاج
    tek sorun sende kalmamı istememen. Open Subtitles المشكلة الوحيدة هو أنت الذي لا تـُحبذ وجودي معك
    tek sorun, onlara şöyle diyememeniz: Open Subtitles المشكلة الوحيدة هو أنه لا يمكن قول:

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more