Bu gezegen, onu böyle canlı yapan tek şeyden yoksun olacak. | Open Subtitles | ينقصه الشئ الوحيد الذي يجعل هذا الكوكب حياً .. |
Seni yazar yapan tek şey kıçını bir sandalyeden ayırmayıp kafanda olup bitenleri kağıda dökmektir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجعل منك كاتبة هو ركن مؤخرتك على كرسيّ وإخراج ما في رأسك على الورق |
Beni korkak yapan tek şey, o yeminli ifadeyi öğrendiğim saniye göndermemiş olmam. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يجعل منّي جبان أنّني لم أقم بإرسال تلك الشهادة في اللحظة التي علمت فيها بفعلتك |
Onun hayatını yaşamaya değer kılan tek şey olduğumu söylüyordu. | Open Subtitles | تقول بأنني الأمر الوحيد الذي يجعل حياتها تستحق العيش |
Hayatı anlamlı kılan tek şey o aslında. | Open Subtitles | ولكنه الشيء الوحيد الذي يجعل للحياة أهمية |
Bunu Willow için yapıyoruz. Bu kadar şanslı olmanızın tek sebebi şu. | Open Subtitles | نحن نقوم بذلك من أجل ويلو , السبب الوحيد الذي يجعل ذلك يوم حظك |
Kalbimin atmasını sağlayan tek şey sensin. | Open Subtitles | ...الشيء الوحيد الذي يجعل قلبي ينسى النبض |
Ve orduyu bu savaşta ayakta tutan tek şey, komuta zinciri. | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي يجعل الجيش يعمل في الحرب هو السلطة |
Küçülmeyi öğrenirken neredeyse canımdan oluyordum şimdi ise sana, beni kahraman yapan tek şeyi yok etmeyi öğretmek zorundayım. | Open Subtitles | كدت أن أموت عند تعلمي الانكماش، والآن عليَّ أن أعلمك تدمير الشيء الوحيد الذي يجعل مني بطلًا. |
Küçülmeyi öğrenirken neredeyse canımdan oluyordum şimdi ise sana, beni kahraman yapan tek şeyi yok etmeyi öğretmek zorundayım. | Open Subtitles | كدت أن أموت عند تعلمي الانكماش، والآن عليَّ أن أعلمك تدمير الشيء الوحيد الذي يجعل مني بطلًا. |
Bush'u cazip bir aday yapan tek şey bağlantılı olduğu kişiler. | Open Subtitles | (الشيء الوحيد الذي يجعل (بوش .مرشح قوي هو إنه مرتبط بذلك |
(Kahkahalar) (Alkışlar) Ayrıca uykuyu - uykuyu uçakta uyumaya çalışmaktan daha karmaşık yapan tek şey küçük çocuklarınızın olması. | TED | (ضحك) (تصفيق) والشيء الوحيد... الشيء الوحيد الذي يجعل النوم أكثر صعوبة من محاولة النوم على متن الطائرة هو حين يكون لديكم أطفالًا صغارًا. |
Hayatımı çekilir kılan tek kişi sensin. | Open Subtitles | انت الوحيد الذي يجعل حياتي ذات قيمة |
Erkeklerin kendilerine bakmalarının tek sebebi birileriyle seks yapacak olmalarıdır. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي يجعل الرجال يعتنون بمظاهرهم، هو أن يقنعوا امرأة ما بمعاشرتهم |
İnsanların onu ciddiye almalarının tek sebebi, sarı, avukat kağıtlarına yazılmış olması. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجعل الائحة تبدو جدية هو إنه مكتوبة على ورقة المحامين الصفراء |
Kalbimin atmasını sağlayan tek şey sensin. | Open Subtitles | ...الشيء الوحيد الذي يجعل قلبي ينسى النبض |
Sen laneti kırmıştın. Barney'nin evliliğe inanmasını sağlayan tek çift Tom'la sendin. | Open Subtitles | أبطلتما اللعنة، أنت و (توم) الثنائيّ الوحيد الذي يجعل (بارني) يؤمن بفكرة الزواج |
Hayatta olmaz. Taksi işini ayakta tutan tek kişi benim. | Open Subtitles | مستحيل, انا الشخص الوحيد الذي يجعل شركة سيارات الاجره الصفراء مشغوله |
Steve Jobs açılış konuşmasında 50,000 kişiye seslendiğinde, bu insanlar 130 adet ülkeden yayına bağlıydı ve 2 saatlik reklamını izliyorlardı-- firmasını ayakta tutan tek şey budur-- bu 50,000 kişinin 2 saatlik bu reklamı yeterince önemsemesi ve arkadaşlarına bundan bahsetmesidir. | TED | إذاً عندما يتحدث إستيف جوبز إلى 50،000 شخص في خطابه الإفتتاحي، الذين تجمعوا من 130 دولة يشاهدون إعلانه بطول ساعتين ونصف -- ذلك هو الشئ الوحيد الذي يجعل شركته تواصل في الأعمال -- هو أن أؤلئك ال 50،000 شخص يهتمون بشدة كافية لمشاهدة إعلان الساعتين ونصف، ثم يخبرون أصدقائهم. |