Şu anda senden istediği tek şey ruhuna sonsuz işkence yaşatmanın zevkini çıkarmak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يريده منكَ، هو سعادته بتعذيب روحكَ أبدا الدهر. |
Daha ikinci bardağımdayım, erkek arkadaşımı ağırlığı kadar et yerken görüyorum ve Dr. Cox'un istediği tek şeyin menüde olmaması beni eğlendiriyor. | Open Subtitles | أشاهد خليلي في محاولته لأكل وزنه من اللحوم، وأنا في غاية النشوة أن الشيء الوحيد الذي يريده الدكتور "كوكس" ليس على القائمة. |
İstediği tek şey buydu. | Open Subtitles | إنه الشيئ الوحيد الذي يريده |
Karşılığında istediği tek şey güzeller güzeli Emily Duncan'ın elleri. | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي يريده مقابل ذلك هو يد الجميلة (إيميلي دنكَن) |
Bedford benim için istediği tek şey benim yok olup gitmem. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يريده (بيدفورد) مني هو أن أجف وأختفي في الهواء |