Ve tek şey olan, senin ve benim seçmemiz. | Open Subtitles | و الشيء الوحيد هو الأمر الوحيد الذّي نختاره معاً في أيّ صفّ سنكون عندما يحدث |
Dalga mı geçiyorsun? Geldiğinden beri beraber geçireceğimiz tek zaman. | Open Subtitles | أأنت تمزح، إنّه الوقت الوحيد الذّي سأقضيه معك. |
Benim için bu zamana kadar duran tek kişi bir kamyon şoförüydü ve üzerinde pantolon yoktu, götüne de kaş çizmişti. | Open Subtitles | الشّخص الوحيد الذّي توقف من أجلي كان، سائق شاحنة بدون سروالٍ و حواجبَ نسائيّة. |
Direk olarak Başsavcıya git. Bu anlaşmayı yapabilecek tek kişi o. | Open Subtitles | إذهب مُباشرةً إلى النائب العام، إنّه الوحيد الذّي بإمكانه عقد هذا الإتّفاق. |
Ot için paraya ihtiyacım vardı ve ot sayesinde şirket kurdum. ..ve şirket benim için bir anlam ifade eden tek şey. | Open Subtitles | احتجتُ إلى المال لبعثِ شركتي، ولقد كانت الشّيء الوحيد الذّي أملكه بقيمة. |
İstediğim tek değişiklik karı-koca olmamız. | Open Subtitles | التغيير الوحيد الذّي أريده هو أن نتحوّل إلى زوجٍ وزوجة. |
Kilisede, arkadaşlarıyla, doğum servisinde başlarına gelen en güzel şeye bakarken ama bu hissettikleri tek şeyin bu olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | أثناء زواج النّاس مع أصدقائهم، في حضن الأمومة يحدّقون في الأشياء الجيّدة التّي تحدث لهم لكن هذا لا يعني أنّه الشّعور الوحيد الذّي أحسّه |
Yani seni durduran tek şey müsait olmaman mı? | Open Subtitles | إذاً "كونُكَ متاحاً" هو الشّيء الوحيد الذّي سيوقِفُكَ؟ |
"Evindeki tek pi şey ben olacağım. " | Open Subtitles | "الشّيء الوحيد الذّي سيكون قذراً في منزلكَ هو أنا". |
Bildiğim tek tip bu. | Open Subtitles | إنّه النوع الوحيد الذّي أعرفه. |
Jack Garcia, Frank Ambrose'nın borcu olan tek kişi değildi. | Open Subtitles | (جاك غارسيا) لم يكن الوحيد الذّي أقرض المال إلى (فرانك آمبروز) |
Onları yavaşlatan tek şey hapse tıkmak ve erkeklerin aleti. | Open Subtitles | الشيّء الوحيد الذّي يهدّؤهنّ هو السّجن و صابون (جونسونز). |
Güvenebileceğim tek kişi o. | Open Subtitles | وهو الوحيد الذّي أثِقُ به. |