Sanırım, eski günlerden kalıp, çalışmaya devam eden aramızdaki tek kişi senatör. | Open Subtitles | الشخص الوحيد من الايام الخوالى الذي لازال يعمل هو عضو مجلس الشيوخ |
3 milyar insandan geri dönen tek kişi olduğunuzun farkında mısınız? | Open Subtitles | هل تعلم انك الوحيد من بين ثلاثة ملايين، الذي عاد للظهور |
Hayatta asla incitmek istemeyeceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | وانت الشخص الوحيد من دون كل الناس الذى لا ارغب فى جرحه |
O kadar güvenilirmişsin ki kasa dairesinin anahtarı bir tek sende varmış. | Open Subtitles | قالت لي أيضاً بأنك الوحيد من بين المديرين الذي يمتلك مفتاح للقبو |
Gene de kardeşimin arkadaşları arasında ona düğün hediyesi vermeyen... bir tek sen kaldın. | Open Subtitles | حتى الآن أنت الوحيد من أصدقاء أخي الذي لم يعطيه هدية الزواج |
Bir, çünkü görünen o ki bir kaç dakika içinde bu tren enkâzında kurtulan tek kişi siz kalacaksınız. | Open Subtitles | اولهما انة بعد دقائق معدودة ستكون رسميا الناجى الوحيد من الحادث |
Ancak sanıyorum ki onu iyi şekilde anlatabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أنا الوحيد من يستطيع أن يقول خلاله. |
İnsanlara numara yapan tek kişi Mahoney değil. | Open Subtitles | مهوني ليس الوحيد من يستطيع التحايل على الناسِ |
Bu işin nereye gittiğini bilemiyorum fakat gideceğimiz yerin koordinatlarını çözecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أجهل مآل هذا. ولكن الوحيد من بيننا الذي يعرف احداثيات هذا الطريق ومتطلباته هو أنت. |
Saldırı öncü birliklerinden tek kişi ben değilmişim. | Open Subtitles | أخيرا، لست الجندى الوحيد من قوات العاصفة هنا |
Bizi buradan kurtarabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد من يستطيع إبعادنا عن هذا المكان. |
Batan gemiden canlı çıkan tek kişi oydu | Open Subtitles | هذا الرجل الذى احضروةلى كان الناجى الوحيد من السفينة التى انجرفت الى مينا ويتبى |
Onu gören bir tek sensin. | Open Subtitles | انت الوحيد من هذا النوع الذي استطيع رؤيته |
Kriptonlular içinde iyi niyetli olan bir tek sen misin? | Open Subtitles | هل أنت النصف عاقل الوحيد من العرق الكريبتوني؟ |
Kısa sürede, Beş Büyük General'den geriye, bir tek Zilong kalmıştı. | Open Subtitles | الوحيد من الجنرالات الخمس الذي ظل شامخا كان زاو زيلونغ |
Bir, çünkü görünen o ki bir kaç dakika içinde bu tren enkâzında kurtulan tek kişi siz kalacaksınız. | Open Subtitles | الأول, لأنه يبدو أنه بعد بضع دقائق ستكون رسميا الناجي الوحيد من حطام هذا القطار |
Kollarında kalmak istiyorum çünkü benim için tek kişi sensin. | Open Subtitles | أريد البقاء بين ذراعيك لأنك الوحيد من أجلي |
Avrupa dışından katılan tek takım olan Brezilya hala turnuvada. | Open Subtitles | الفريق الوحيد من خارج اوربا الذي لا يزال في المنافسة |
Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki sen türünün tek örneğisin. | Open Subtitles | حسنُ، أستطيع القول أن هناك لبس، وأنت الوحيد من نوعك. |
Sherlock on yaşındayken bana mektup yazıp koca ekipte sadece benim gerçek Yorkshire aksanını yapabildiğimi belirtmişti. | Open Subtitles | شارلوك كتب لي رسالة عندما كان عمره عشرة سنين قال فيها بأني الوحيد من بين كل الممثلين الذي يؤدي بشكل ساحر لهجة يوركشاير |
Günahın çirkin olmayan tek yanı, ona edilen tövbedir. | Open Subtitles | والنفع الوحيد من أي ذنب هو الفرصة للتوبة |
Benim sahip olabileceğim tek ilişki türü bu. | Open Subtitles | هذا فقط النوع الوحيد من العلاقة التي أحظى بها. |