| pembe. Parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak. | TED | الوردية اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع , اصبع. |
| Çok koyu pembe ve kırmızı alanlar dünyanın yıl boyunca en yüksek miktarda UV ışına maruz kalan yerleri. | TED | الآن المناطق الوردية الساخنة والحمراء هما الأجزاء من العالم التي تستقبل أعلى كمية من الأشعة فوق البنفسجية خلال السنة. |
| Hasta bir adamdım. pembe yılanlar yerine payıma duman düştü. | Open Subtitles | لقد كنت رجلا مريضا, وبدلا من الثعابين الوردية, ارى ضباب |
| Asık suratları tersyüz etmek için alınan şu sıradan pembe haplar. | Open Subtitles | فقط هذه الحبة الوردية لكل يوم لكي تقلب الرأس على عقبة |
| ...saat ikide... vardiya değişiminde! | Open Subtitles | في الساعة الثانية .. بمجرد أن تنتهي الوردية .. |
| Zaman yolculuğu, uzaylılar ve diğer pembe yalanları bir kenara atarsak, | Open Subtitles | و أنا أستثني أيضاً السفر عبر الزمن و الفضائيين بالمادة الوردية |
| Hani şu Teksas'taki kaçırdığın pembe ayaklı kazı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتعرف تلك الأوزة ذات الأقدام الوردية التي فقدتها في تكساس؟ |
| Dudley, bu pembe çiçekleri ipek ve satenlerle pencerelerde sergileyelim. | Open Subtitles | دادلي , لنضيف الازهار الوردية على النوافذ مع الحرير والساتان |
| pembe yıldızları ilk görenlerden ve dört özel elden biriydin. | Open Subtitles | أنتِ واحدة من الأربعة أيادي وأول من رأى النجوم الوردية |
| Ve eğer beyniniz gelecekle ilgili haberleri birleştirmede güçlük çekiyorsa, her zaman toz pembe gözlüklerinizi giyiyorsunuz demek. | TED | و إن تعطّل عمل الدماغ عن التقاط الأخبار السيئة المتعلقة بالمستقبل، ستدع مَشاهِدَكَ الوردية تخطر عليك بانتظام. |
| pembe küçük yanaklarını, o şirin enerjisini seviyorum. | TED | أحب خدوده الوردية الصغيرة، طاقة المنشكن خاصته. |
| Sarı. Parmak, parmak, parmak, pembe ve parmak. | TED | اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, الوردية او اصبع |
| pembe, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak. | TED | الوردية.اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع , اصبع |
| Kendilerini toz pembe görüşleri sorgulanınca kindar ve agresif davranabilirler. | TED | وعندما يتحدّى أحد نظرتهم الوردية لأنفسهم، فمن الممكن أن يصبحوا ممتعضين وعدوانيين. |
| "Karbon siyahı", işte o kir tabakası, diğer türlü, güzel pembe akciğerlerinize yerleşmesiyle ilişkilendirilen. | TED | أسود الكربون هو وسخ الذي يمكن أن يسكن في رئتيك الوردية الجميلة، وانه مرتبط. |
| Denizin, gökyüzünün ve pembe ve yeşil binaların rengine baksana. | Open Subtitles | أنظر الى الالوان البـحـــر و السمـــاء والبنايات الوردية والخضراء. |
| pembe ışıklar, dansçı kızlar, mavi talaş ve bir sürü halka. | Open Subtitles | الأضواء الوردية ، فتيات الباليه، نشارة الخشب ،والكثير من التشجيع |
| pembe şampanyamızı bitirene kadar olmaz. | Open Subtitles | لا تنطق بكلمة ثانية حتى .ننتهي من الشامبانيا الوردية |
| Bir sonraki vardiya birazdan burada olacak. Sen boktan bir herifsin, Walsh! | Open Subtitles | الوردية الثاني ستكون هنا خلال دقيقة انت ملئ بالقذارة يا والش |
| Bunun anlamı şu: Bahçenizdeki gül ağacına ilk dokunan talipliyle evleneceksiniz. | Open Subtitles | أنك ستتزوجين الخاطب الذى يلمس أولا الشجرة الوردية فى الحديقة |
| Bu da Çavuş Hughes. İlk nöbet onun. | Open Subtitles | ، هذا الرقيب هيوز . سيكون فى الوردية الأولى |
| "Bayan Paradise Pembesi" Çiçeklerimizi taşıyan bayanlardan en güzeline... | Open Subtitles | سيدة الفردوس الوردية" تلك السيدة الجميلة" التي ترتدي واحدة من الزهور لدينا |
| Ve Pembeli bir kez daha uç etkisi yapıyor. | Open Subtitles | و تقسم الوردية الموجة مرة أخرى. |
| Ben sarıyı alayım. Sen de pembeyi alırsın. | Open Subtitles | سأتحقق من الصفراء يمكنك التحقق من الوردية |
| Pembeler muhasebeye, morlar Roz'a. | Open Subtitles | الوردية إلى الحسابات، والتالية إلى راس |
| 140 derecelik fırında, 80 derece su sıcaklığıyla 25 dakika pişirmek kusursuz pembelik için, ne çok uzun, ne de çok kısadır, tatlım. | Open Subtitles | مائة و أربعون درجة بالفرن, حرارة الماء ثمانون درجة, و لمدة 25 دقيقة ليس لوقت طويل جداً, و لا قصير جداً مع اللمسة الوردية الممتازة, يا عزيزي |
| Aradığımız adam ikinci vardiyada çalışıyor,.. | Open Subtitles | ، الرجل الذى نبحث عنه يعمل فى الوردية الثانية |
| Gizli tutmak için hep benimle gece vardiyasına kalmak istiyor. | Open Subtitles | يطلب أن يعمل الوردية اليلية معى لكى يبقى الأمر سرا |
| Aslında gece vardiyasında beraber çalıştığım arkadaşları poker oynamaya çağırdım. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد دعوت كل من أعمل معهم في الوردية الليلية ليأتوا ونلعب البوكر |