| Göğüs ağrısından şikayetçi, serum taktık. | Open Subtitles | يشكو من ألم في الصدر، تم فتح المجرى الوريدي.. |
| Bu serum sızdırıyor. Hemşire yanlış takmış olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن ذلك المحلول الوريدي يترشح لابد أنه خطأ الممرضة |
| Beynindeki basıncı azaltmak için sentral venöz kateteri yerleştirdik. | Open Subtitles | اضطررنا لوضع برغي للضغط الوريدي المركزي لتخفيف الضغط عن دماغها |
| Flep içindeki venöz tahliyesi işe yaramıyor. | Open Subtitles | الإستنزاف الوريدي لا يعمل في الرف المتصل |
| Onu koluna Damar yoluyla bir tüpten verilecek serumlarla beslemeyi de denedik. | Open Subtitles | لقد حاولنا تغذيته عن طريق التقطير الوريدي بأنبوب في ذراعه |
| Damardan hematin alabilirdiniz. | Open Subtitles | كان بإمكانكِ تجربة الهيماتين الوريدي |
| IV kontrast uyguladım. Pankreasın ne kadar siyah olduğuna baksana. | Open Subtitles | أجريت قياس التناغم الوريدي الشرياني أنظر كم هو أسود البنكرياس |
| 5 civarında bir CVP ve yaklaşık 60'lık basınç ile idare edebilirim. | Open Subtitles | سأتمكن من ذلك إن كان الضغط الوريدي أقل من خمسة والضغط الشرياني المتوسط قريب من الستين |
| Karaciğerin altından ve üstünden IVC kontrolünü sağlaman yeter. | Open Subtitles | قم بالسيطرة على القصور الوريدي من فوق وأسفل الكبد. |
| Her nedense serum zaten takılı olduğu hâlde doğrudan kal be enjeksiyon yapmışlar. | Open Subtitles | الآن لسبب ما تجاهلوا الحقن الوريدي بالفعل في يدها وقاموا بحقنها مباشرة إلى القلب |
| Daha bu sabah içlerinden birisi serum takmakta zorlandı. | Open Subtitles | في الحقيقة، هذا الصباح واجه أحدهم مشكلة في تركيب المصل الوريدي |
| Perioperatif beta bloğuna ihtiyacı olan bir hastam var, devamlı serum mu vermeliyim, yoksa yakın emboli mi... | Open Subtitles | لدي مريض يحتاج إلى حقن لإغلاق مستقبلات بيتا والآن أتساءل إذا ما كنت أحتاج أن استمر على الحقن الوريدي أو النبضي |
| Göğsünün üst tarafında çok fazla venöz kanı var. | Open Subtitles | يوجد الكثير من الدم الوريدي في الصدر الأعلى |
| - venöz borusu gerekiyor. | Open Subtitles | ــ سنحتاج إلى الأنبوب الوريدي ــ حسناً أنبوب رفيع يدخل في الوريد , لتصريف السوائل أو لإدراج أداة جراحية |
| O yüzden Sam'ın kanını alıp perfüzyonist venöz rezervuarına koyuyoruz.. | Open Subtitles | اذاً علينا ان ناخذ دم سام ونضعه في الخزان الوريدي الاحتياطي |
| Yeah, biliyorum. Damar iltihabı numarası yapıyor. | Open Subtitles | نعم، أعرف مرضه الوريدي يتصرّف من تلقاء نفسه |
| Belki Damar yolunu kontrol etmek için eğildiğinizde belinizdeki yağlar yüzünden onu boğmuşsunuzdur. | Open Subtitles | ربما حين اتكأت عليه لتتأكد من المغذي الوريدي خنقته حتى الموت بإحدى قبضتيك المحبتين |
| Damardan verilen bu sıvı, streptomycin'in etkisini artırır. | Open Subtitles | "الإطعام الوريدي يزيد من كفاءه الـ "ستريبتومايسين |
| Ya da direkt Damardan mı girdiniz... | Open Subtitles | أم هل أخذت مقولة الحبل الوريدي |
| Öyleyse Sjogren. Tedavi için IV immünsüpresan verin. | Open Subtitles | شوغرن هي الجواب اذن مثبطات المناعة عبر المصل الوريدي لمعالجته |
| CVP 10, veç basıncı 14 ve SVR 600. | Open Subtitles | الضغط الوريدي الأوسط 10 والضغط التنفسي 14 والمقاومة الدموية 600 |
| Antikoagülasyona veya IVC filtresine gerek yok. | Open Subtitles | عن التخثر الوريدي و لا حاجة إلى الازمان. . . . |
| serumu dakikada 10 damlaya ayarla. | Open Subtitles | جهز المحلول الوريدي على 10 قطرات كل مرة. |
| Harika, hemen Bernice'nin serumuna katalım. | Open Subtitles | رائع إذهب لتركيب الحقن الوريدي |