| yastık lazım. Birkaç yastık verin. | Open Subtitles | أحتاج الى بعض الوسادات أعطني بعض الوسادات |
| yastık değiştirmek isterdim ama süngere alerjim var. | Open Subtitles | كنت لأبدل الوسادات معك لكن لدي حساسية من الإسفنج |
| Chhoti yastıkları yaslamış ve onların üzerine battaniye atmış. | Open Subtitles | أسندت جوتي الوسادات ووضعت البطانية عليها |
| Belki de bu yastıkları yerine geri koymalıyım. | Open Subtitles | أتعرف, سأضع هذه الوسادات كما كانت في السابق |
| yastıklar dolapta ve buzdolabında süt ve kurabiye var. | Open Subtitles | الوسادات في الخزنة وهناك كعكٌ وحليب في الثلّاجة. |
| Yastıkların üstündeki küçük çikolatalar. | Open Subtitles | أحيانا عندهم شوكولاتة على الوسائد عندهم شوكولاتة صغيرة على الوسادات |
| Biraz boş ama bir kat boya birkaç yastık attık mı... ev işte! | Open Subtitles | حسناً ، إنه مكشوف قليلاً .. ولكنه مطلي جيداً .. بعضاً من الوسادات وسيُصبح منزلاً |
| Şimdi, yastık havalandıran ya da anahtar olmadan kilitleri açabilen bir iblis olabilir? | Open Subtitles | و مَنْ سيكون الفاعل، شيطان الوسادات الخانِقة، أو شيطان اختراق الأقفال؟ |
| - Bunu biliyorum. 3 Tane çarşaf ve 2 tane de yastık yakmıştın. | Open Subtitles | لقد أحرقت ثلاث أغطية سرير وأثنين من أغطية الوسادات |
| Size o yastık kılıfları içinde ne olduğunu sorabilir miyim acaba? | Open Subtitles | هل لي ان أسألكم يا سادة ماذا تحشون في أغطية الوسادات تلك؟ |
| Aptal bir yatağa yastık koyup kaldırmak için... haftada elli sekiz dakika, yılda iki gün harcadım. | Open Subtitles | هذا يعني يومان من حياتي في السّنة اقضيها هكذا أضع الوسادات فوق وتحت السرير الغبي |
| Aptal bir yatağa yastık koyup kaldırmak için... haftada elli sekiz dakika, yılda iki gün harcadım. | Open Subtitles | هذا يعني يومان من حياتي في السّنة اقضيها هكذا أضع الوسادات فوق وتحت السرير الغبي |
| Biz senin yaşındayken, yastıkları yorganın altına koyardık. | Open Subtitles | عندما كنت في مثل عمرك كنا نبني بيوت من الوسادات و.. |
| Hey Anneler, Bu gece kauçuk yastıkları kullanalım | Open Subtitles | مهلاً، أيتها الأمهات، أتركو وضع أغطية الوسادات المطاطية الليلة، |
| Ben, garajımda bulduğum yastıkları kaldığınız yere bıraktım. | Open Subtitles | أنا، لقد وضعت بعض الوسادات التي رأيتها في المرآب في مكانك هناك |
| Şimdi bu yastıklar istiflenmiş gibi... en büyüğünden, en küçüğüne. | Open Subtitles | الآن هذه الوسادات ..أصبحت مكدسة. أكبر إلى الأصغر. |
| Hipoalerjenik yastıklar, doldurulmuş hayvanlar ve ceket astarında bulunan tipten. | Open Subtitles | الوسادات المضادة للحساسية , الحيوانات المحشوة, بطانة المعطف الشتوي. |
| Hipoalerjenik yastıklar, doldurulmuş hayvanlar ve ceket astarında bulunan tipten. | Open Subtitles | الوسادات المضادة للحساسية , الحيوانات المحشوة, بطانة المعطف الشتوي. |
| Odalara yerleştirilen bu dişler... Yastıkların altındaydı. | Open Subtitles | الأسنان كانت موجودة في الغرف، تحت الوسادات. |
| İnsan dişi karşılığında yastığın altına gümüş şeyler koymaya başlamışlar. | Open Subtitles | للحصول على الأسنان البشرية كانوا يضعون العملات الفضية تحت الوسادات |
| Yani bu yastıkla boğan rezil bir iblis olmalı. | Open Subtitles | حسناً، لابدَّ أنه شيطان الوسادات الخانِقة المجهول |
| Evet, çünkü o kırlentler beş para etmez. | Open Subtitles | نعم، لأن دمى الوسادات مقرفة فهمت ؟ |
| Amanın! yastıklara yavru kuş doldurulmuş! | Open Subtitles | باللهول , تلك الوسادات محشوة بصغار الطيور |
| Köpek onun bütün yastıklarını parçalıyor. Beni çok geriyor. | Open Subtitles | انه يعض الوسادات ويوثرني |
| Uçaklarda kullanılan küçük yastıklardan yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أصنع الوسادات الغيره التي تستخدم في الطائرات |
| Hayır, gitmedi. Küçük koltuk yastıklarından nefret edersin. | Open Subtitles | لا , أنت لست كذلك أنت تكره الوسادات المزخرفة |
| Biz de tamponları kullanırız. | Open Subtitles | حسنا استخدمى الوسادات اذن |
| Selam, tatlım. Yine minderlerin altında mı saklanıyorsun? | Open Subtitles | مرحبا عزيزي مختبيء تحت الوسادات مرة أخرى ؟ |