"الوسيطة" - Translation from Arabic to Turkish

    • Medyum
        
    • Falcı
        
    • medyuma
        
    • Yarıyol
        
    • medyumun
        
    • medyumla
        
    Beni dinle. Medyum kadının, sana neler söylediğini bilmek istiyorum. Open Subtitles إسمعي, أريد ان اعرف ما قالته لك تلك السيدة الوسيطة.
    Medyum ihanete uğrayacağımdan da söz etmişti. Open Subtitles قالت الوسيطة كذلك إنّني سأتعرّض للخيانة.
    Kötü hafızalı Medyum hatırlayamaz.Düşüncelerini niye son vermiyorsun? Open Subtitles الوسيطة ذات الذاكرة الضعيفة لا تستطيع التذكر لماذا لا تكمل ما تفكر به
    Eğer o Falcı parayı buraya getirmezse, Molly ölür. Tamam mı? Open Subtitles إن لم تحضره الوسيطة إلي هنا, ستموت مولي, حسنا ً؟
    Pekala, senin medyuma gidelim. Open Subtitles حسنا, لنذهب لزيارة تلك الوسيطة
    Yarıyol uzay istasyonu henüz tamamlanmadı, yani bugün sistemi Jumper kullanarak test edeceğiz. Open Subtitles محطة الفضاء الوسيطة لم تكتمل بعد حتى الآن.. لذا سوف نختبر البرنامج اليوم بإستعمال مركباتنا الطائرة
    Ama medyumun söylediği akla uygundu. Open Subtitles لكن ما قالته لي الوسيطة الروحية كان منطقيا
    Bu arada bizde şöminenin önünde medyumla söyleşi yapacağız. Open Subtitles وعلى فكرة سنقوم بمقابلة الوسيطة أمام المدفأة مباشرة هذا اكثر تخويفا
    Önceleri zararsız olduğunu düşünmüştüm ama görüştüğü Medyum babamı idare etmeye başladı ailenin geri kalanıyla ilişkisini kesti. Open Subtitles في باديء الأمر ظننت إن هذا غير مؤذ لكن تلك الوسيطة التي كان يواعدها بدأت في التلاعب به
    O Medyum. Sadece dinle. Buradan çıkmak için yardımına ihtiyacımız var. Open Subtitles انها الوسيطة الروحية استمع الي فقط نحتاج الى مساعتدك للخروج من هنا
    Medyum sana gıcıklık yapacağımı söylemedi mi? Open Subtitles ألم تخبرك الوسيطة الروحية أني سأتصرف بحماقة؟
    Medyum, adamın ölmeden önceki semptomlarını söylemişti. Open Subtitles الوسيطة أعطتنا أعراض الضحية قبل أن يموت.
    Avukat, Medyum işinin numara olduğunu söyleyecektir. Open Subtitles أجل، أعتقد فقط أن المحامي سيقول بأن الوسيطة كانت زائفة.
    Telefonda konuştuğum Medyum siz olmalısınız. Open Subtitles لا بد انكِ الوسيطة الروحانية لقد تحدثت معكِ على الهاتف
    Medyum, uyuşturucuların mavi bir yerde olduğunu söylemişti. Open Subtitles الوسيطة تنبأت باننا سنجد المخدرات في شيء أزرق
    Kötü haber vermekten nefret ediyorum, ama Medyum arkadaşının uyuşturucu olayındaki tahminleri yanlış çıktı. Open Subtitles أكره أن أكون حامل الأخبار السيئة ولكن تنبأت صديقتكِ الوسيطة الروحية عن قضية المخدرات كانت خاطئة
    Ondan sonra hikaye şu şekilde devam ediyor; Medyum transa geçmiş evde hapsolan ruhlarla iletişim kurmaya çalışmış. Open Subtitles ‫تقول القصة أنّ الوسيطة دخلت ‫في حالة غيبوبة ‫لتحاول التواصل مع الأرواح المحبوسة ‫في المنزل
    Ya ne kadar çılgınca olursa olsun, Falcı haklıysa? Open Subtitles اذن. ماذا اذا كانت الوسيطة الروحية على حق رغم أن الأمر يبدو جنوني؟
    Falcı haklıymış. Sırrım güvende değilmiş. Open Subtitles اذن, الوسيطة الروحية كانت على حق السر الأخير لم يكن آمنا
    Bence Falcı geleceği tahmin etmedi. Open Subtitles أنا لا أعتقد أن الوسيطة الروحية تنبأت بالمستقبل
    Bu yüzden bende medyuma sordum. Open Subtitles لذا سألت الوسيطة الروحية
    Yarbay Sheppard sanırım hâlâ Yarıyol istasyonundasınız... Open Subtitles كولونيل شيبرد سأفترض أنك لا تزال فى المحطة الوسيطة
    Ve bu, medyumun evinin dışındaki çakıllarla eşleşiyor. Open Subtitles وهي تطابق للحصى الموجود.. في ساحة منزل الوسيطة الروحية
    medyumla yolculuk nasıldı? Open Subtitles كيف كان الركوب مع الوسيطة الروحية؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more