"الوشاح" - Translation from Arabic to Turkish

• atkı
• eşarp
• atkıyı
• eşarbı
• fular
• fuları
• şalı
• Fularlı
• şal
• kuşak
• atkıyla
• örtüyü
• eşarpla
• Duvağı
• eşarbın

Oradaki dalgıç, atkıyı istemek için atkı sesi çıkartacak.
والغواص هناك يقوم بتشغيل صوت الوشاح على اللوحة ليطلب منها إعادته.

Bu eşarp çok hoş! Paris'ten böyle birşeyim olsun istemişimdir.
و ذلك الوشاح جميل سيذكرنى ذلك بأن لدى أغراض باريسية

Geleneksel olarak eşarbı da aldım ama sana özel hediyem.
-هذه -لقد اشتريت الوشاح التقليدي لكن هذه الهدية خاصة جدا

- Ve fular işte oradaydı. - Bir şey söyledi mi?
قالت ليس لديها ادنى فكرة عن كيف دخل الوشاح هناك

Evet, a, vitrindeki şu küçük kırmızı fuları almak istiyorum.
نعم اريد ان احصل على ذلك الوشاح الاحمر الصغير

Aynı zamanda şu şalı da çalmak üzereyim, bayıldım. Teşekkür ederim.
و أنا على وشك سرقة هذا الوشاح لأنني أحببته كثيراً

Raporların hepsinde kırmızı Fularlı bir Tayland'lının eşgali var.
الرجل التايلاندي ذو الوشاح الأحمر يظهر غالباً في هذه التقارير

Dalgıç A atkı ıslığı çalıyor veya Dalgıç B yosun ıslığı çalıyor, oyuncak kimdeyse ondan istemek için.
ثم سيشغل الغواص أ صافرة الوشاح أو الغواص ب صافرة السارغسوم ليطلب لعبةً من أحد الدلافين.

O zaman neden atkı, boyunlu kazak falan giyiyorsun?
لكن لماذا كنت ترتدي ذلك الوشاح و تلك السترة و هذا ؟

Boynunuzdaki atkı ciddi bir şekilde kafamı kurcalıyor turnikeden geçtiğinizde sizin için tehlikeli olabilir.
ربما انت تربكينني بالوشاح حول عنقك الوشاح يستعمل في خطر أن تصبحي عصبية

Orada bulunsaydım eşarp düştüğü zaman, ki cesaretlerimizin Mösyö, çok farklı olduğu aşikar, yerden alıp toplardım bizzat kendi omzuma.
ولو كنت هناك، فإن شجاعتنا ستكون مختلفة ولكنتُ قد أخذت الوشاح لنفسي

Biliyorsunuz ki eşarp düşmanda kaldı Scarpe kıyılarında. Öyle bir yer ki üstüne boyna kurşun yağıyor.
فكما تعلم، فإن الوشاح سقط بقطاع قذف المدافع للعدو

eşarp sadece bir eğitim aleti.
أوشحة اللصوص ؟ هذا الوشاح هو وسيلة مساعدة

Kapa çeneni, dostum! Sparky, o pembe atkıyı da nereden buldun?
سباركي من أين حصلت على ذلك الوشاح الوردي؟

Dün gece ona bu atkıyı verecektim, ama ortadan kayboldu.
كنت أنوى إعطائه هذا الوشاح الليلة البارحة، لكنه اختفى

Dinle, altın renkli eşarbı hak etmeliyim.
أسمع, أنا أريد أن أحصل على الوشاح الذهبي.

fular, söylemem gerekirse, üzerinizde mükemmel olmuş.
ذلك الوشاح لابد علي ان اقول انه مناسبا تماما لك

Lütfen içeri girdiğinde fuları sahne önündeki omuzuna koyar mısın?
أجل، تبدين جميلة، هل يمكنكِ أن تضعي الوشاح على كتفكِ عندما تدخلين للمنصة؟

Polly Nichols'un çantasındaki kırık cam parçasını, Annie Chapman'ın boynuna sardığı kırmızı ve beyaz şalı?
قطعة حادة من الزجاج أن بولي نيكولز في محفظتها، الوشاح الأحمر والأبيض

...ve kırmızı Fularlı kız lütfen.
والفتاة ذات الوشاح الأحمر، رجاءا

Anlık bir dikkat kaybı kaybı, şal değneğini yakalayan ani bir rüzgar fışkırması, kim bilebilir?
وزوبعة مفاجئة من الريح أخذت الوشاح بعيداً من يستطيع الوصف ؟

Bu kuşak bana Amerika Kraliçesi'nin hediyesidir!
هذا الوشاح كان هدية لي من الملكة الأمريكية

Dediğin gibi eldiven ve atkıyla geldim.
لقد أحضرت القفازات و الوشاح كما قلت

Kanı temizlemek için sana yaptığım örtüyü kullan!
إستعمل الوشاح الذي صنعته لك لتمسح الدم

O kendini beğenmiş, iki yüzlü, konuşan eşarpla konuşmamızın bir yolu yok.
مستحيل أن أتحدث مع ذلك الوشاح الناطق المنافق المتعجرف.

Duvağı takmanı söyleyen olmamıştı.
لم يطلب منك أحد إرتداء الوشاح

Ve eşarbın olur olmaz felaha ereceksin.
و ستكونين بخير طالما لديك الوشاح , مع السلامة الآن