"الوقت في" - Translation from Arabic to Turkish

    • zaman
        
    • vakit
        
    • saat
        
    • zamana
        
    • zamanı
        
    • zamanını
        
    • süre
        
    • vaktin
        
    • saatte
        
    • zamanımızı
        
    • vakti
        
    • vaktim
        
    • sürekli
        
    • zamanımı
        
    • evlerinde kalmış
        
    Yatırımcılar bulduk işi kurmak ve kadınları eğitmek için çok zaman harcadık. TED حصلنا على مستثمرين، وأمضينا الكثير من الوقت في بناء العمل وتدريب النساء.
    Nasıl olur da dişlerimize aklımızdan daha çok zaman ayırırız? TED كيف نقضي المزيد من الوقت في العناية بأسناننا مقارنة بعقولنا.
    Ve böylece onlarla seyahat ederek ve bütün farklı elementleri öğrenerek birlikte çok vakit geçirdik ve yararlanılmayan birçok verimsizliğin olduğunu keşfettik. TED وقضى الوقت في السفر معهم وتعلم كل شيء عن العناصر المختلفة، و العثور على الكثير من أوجه القصور لم يتم الاستفادة منها.
    Ben de hiçbir şey yapmadan üç saat sokakta duruyorum. Open Subtitles لديّ متّسع 3 ساعات من الوقت في الشارع بدون عمل.
    Burada farklı koşullarda yeniliğin zamana karşı olan hızını görüyoruz. TED هذا معدل الابتكار خلال الوقت في ظل ظروف مختلفة جدًا.
    Borges labirentinde sonsuz zaman yayılmaları düzenledi ama aynı zamanda tüm zamanları tek bir ana yoğunlaştırma fikrini de keşfetti. TED وضع بورخيس مساحات لا منتهية من الوقت في متاهاته، لكنه بحث أيضًا في فكرة ضغط الوقت كله لمجرد لحظة واحدة.
    Bilet üzerinde ki zaman bilgisi ile güvenlik kamerasında ki görüntüler birbirini tutmayacaktı. Open Subtitles نفسه في رمز الوقت في كاميرا أمنِ المخزن يمكنه اثبات ان التذكرة له
    Ön çizgiye atlamadan önce kısa nöbetler tutarak zaman harca. Open Subtitles اقض بعض الوقت في النوبات القصيرة قبل القفز للصف الأول
    Scranton'da çok zaman geçirdim ama tek bir kâğıt bile satamadım. Open Subtitles قضيتُ الكثير من الوقت في سكرانتون لكنّي لم أبع أي ورق
    Bu geçtiğimiz birkaç ay, biraz tatil yaptın, dış dünyada biraz zaman geçirdin, Open Subtitles لقد حصلت على أجازة قصيرة الأشهر القليلة الماضية قضيت بعض الوقت في العالم
    Tabii ya, neden durup gülleri koklamaya zaman ayırasın ki? Open Subtitles أجل، لماذا تأخذي الوقت في التوقف و شم رائحة الورود؟
    Ama gün gün baktığımızda hâlâ arabayla çok vakit geçiriyoruz. TED ولكننا ما زلنا نقضي الكثير من الوقت في السيارت يوميًا.
    Kendimiz için bir şeyler seçerken çok fazla vakit harcarız ve yapabileceğimiz müşterek seçimlere çok az kafa yorarız. TED لقد قضينا الكثير من الوقت في اختيار الأشياء لأنفسنا و بالكاد تنعكس على الخيارات المجتمعية التي يمكننا القيام بها
    ÇÖLDE GEÇİRİLEN ZAMAN: 122 GÜN 5 saat 22 DAKİKA Open Subtitles الوقت في الصحراء 122 يوماً و 5 ساعات و 22 دقيقة
    Ambrosia ile, dünyadaki bütün zamana sahipsiniz. Open Subtitles طعام الآلهة يجعلك تملك كل الوقت في العالم
    Bu zamanı gelen kutumu boşaltmak ve acil aramaları yapmak için kullanacaktım. TED لذلك سأستغل هذا الوقت في تنظيف بريدي الإلكتروني وعمل أي مكالمات ضرورية.
    zamanını daha iyi bir bakış açısı kazanmaya çalışmakta kullan. Open Subtitles استعمل ذلك الوقت في المحاولة وكون وجهة نظر حول الأمر
    Bir süre burada kalacağız. Çünkü olanlar hakkında bir kitap yazmak istiyor. Open Subtitles سنقوم بتمضية بعض الوقت في المدينة لأنه يرغب بتأليف كتاب
    Doktor, senin oldukça boş vaktin olduğunu düşünmeye başladım. Open Subtitles أعتقد بأن لديك الكثير من الوقت في متناول يديك
    Tüm ülkede aynı saatte başlar. Standartlaşmış bir test. Open Subtitles يبدأ بنفس الوقت في كافة انحاء البلاد انه اختبار قياسي
    Neden gereksiz celselerle zamanımızı boşuna harcıyoruz? Open Subtitles لِمَ نضيع الوقت في محاكمة عديمة الفائدة؟
    öğle vakti güneş tepedeyken bir sopayı İskenderiye'de yere dikseniz, güneş ekseninden 7.2 derece kaydığını gösteren bir gölgeye sebep oluyordu. TED في نفس الوقت في نفس اليوم، عند الظهيرة، عند وقت ذروة الشمس، وقت الانقلاب، الشمس تلقي بظلالها بدرجة 7.2 خارج المحور.
    İstediğin kadar vaktim var, ...çünkü bu dünyadaki tüm zamanlar benim artık. Open Subtitles يمكنك التحدث معي مقدر ما تريد لأن لدي كل الوقت في العالم.
    Annesine karşı sürekli aile içi şiddet uyguladığı çağrısı alıyoruz. Open Subtitles كنا نستجيب لشكوى العنف المنزلي طوال الوقت في منزل والدته
    O yüzden ya zamanımı onunla konuşarak harcarım ya da o vakti onu açtığımda ne yapacağımı düşünmek için kullanırım. Open Subtitles لذا يمكنني قضاء الوقت في التحدث معه أو يمكنني الاستفادة من ذلك الوقت في معرفة ما سأفعله عندما أفتح بطنه.
    Daha moral bozucu birşey, cezaevlerindeki suçluların %27'si çocuk bakım evlerinde kalmış. TED أكثر مقلق، 27 في المئة من الجناة في السجن وقد قضى بعض الوقت في الرعاية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more