Ziyafet sona erdiğinde ve siz, ah, sıkıntı kotanızı doldurduğunuzda, tepedeki sıcak kaplıcalara gidebiliriz. | Open Subtitles | بنهاية الوليمه وبحصولك على نسبه من الضجر بأمكاننا الذهاب للينابيع الحاره في التلال |
Ziyafet için yemek yapacağım. | Open Subtitles | سأعد طعام الوليمه |
Üzgünüm, ziyafete yetişmeye çalışırım demiştim. | Open Subtitles | اسف,اعلم بأني قد قلت اني سأحاول ان ارجع خلال الوليمه |
Öz oğlu Atreus kardeşi Thyestes'in oğlunu pişirip kendisini ziyafete davet eder. | Open Subtitles | "مثل إبنه "إتريوس الذي طهى لحم "إبن أخيه "ثايستيس ثم دعاه إلى الوليمه |
ziyafette çiçeği elbisene tak, onu gördüğümde, kabul ettiğini bileyim. | Open Subtitles | ضعي الورده على فستانك في الوليمه وعندما اراها ساعلم بموافقتك |
Elçi, ziyafette giymeniz gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | الرسول اقترح انه يجب ان ترتدينها في الوليمه. |
Çakallar bu akşam Ziyafet çekecek. | Open Subtitles | الذئاب سوف تقدم الوليمه الليله ... |
ZİYAFET | Open Subtitles | *الوليمه* |