"امتلأت" - Translation from Arabic to Turkish

    • doldu
        
    • dolmuş
        
    • doluydu
        
    İki saniye içinde duman odaya doldu TED و امتلأت الغرفة بالدخان في حوالي ثانيتين.
    Sakindi, sonra yüzü kireç kesildi, gözleri öfkeyle doldu sonra geldi ve iki eliyle boğazımı tuttu, şöyle... Open Subtitles لقد كان هادئاً ، ثم شحب لونه و امتلأت عيناه بالغضب ثم جاء ووضع يديه على عنقى ، هكذا
    Siz de bugün, beni gördüğünüzde kulaklarım müzikle doldu gök gürledi, şimşekler çaktı diyorsunuz. Open Subtitles واليوم ,انت تقول لى ان الموسيقى ملأت اذنيك عندما رايتنى.. وان السماء امتلأت بالبرق و الرعد ؟
    Evet,ama verdikleri ilaçlar damarlarını tıkamış ve kalp odacığı kanla dolmuş. Open Subtitles نعم ، ولكن الدواء الذي أعطوه إياه أفسد كل شيء وحجيرات قلبه امتلأت بالدماء
    Çubuk, onun pulmoner arterini delmiş ciğerleri kanla dolmuş ve boğulmuş. Open Subtitles خرق القضيب شريانها الرئوي و امتلأت رئتاها بالدماء، و غرقت
    Tankım doluydu.Vınlamak zorundaydım.Yani... Open Subtitles لقد امتلأت معدتي ، علي الذهاب إلى الحمام
    Caddeler polis ve ahlak polisi arabalarıyla doluydu. Fakat birkaç yüz cesur Suudi kadını yasağı çiğnedi ve o gün araba sürdü. TED امتلأت الشوارع بسيارات الشرطة وسيارات الهيئة، ولكن بضع مئات من نساء السعودية الشجاعات كسرنّ الحاجز وقادوا في ذلك اليوم.
    Haber kampusta çabuk yayıldı. Takvimim planlanacak partilerle doldu. Open Subtitles الكلام ينتشر فى الحرم لقد امتلأت مفكرتى بخطط إقامة الحفلات
    Ürperti, ürperti. RJ! Araba doldu, gidelim haydi. Open Subtitles الدغدغة الدغدغة يا أر جى لقد امتلأت العربة هيا نذهب
    Kış bitti ve bahar geldi. Köprüler yeniden çiçekle doldu. Open Subtitles انتهى الشتاء و هاهو الربيع والجسور امتلأت بالزهور مجدداً
    Kafam o kadar doldu ki sanırım bilgiler yerlere taşıyor artık. Open Subtitles لقد امتلأت كثيرًا، أظن أن الأشياء تتساقط مني.
    ve az önce gelen bilgiye göre, hastaneler alışılmadık bir enfeksiyon nedeniyle gelen hastalarla doldu taştı. Open Subtitles وكما ورد في تقاريرنا فيما مضى المستشفيات قد امتلأت بالمرضى المصابين بنوع من العدوى الغريبة
    Bir dakika önce, hiçbir şey yoktu. Bir dakika sonra, nehrin kenarı antiloplarla doldu ve sonra biri yakalandı. Open Subtitles ففي لحظة لم يكن هنالك شيء و في التالية امتلأت ضفّة النهر بقطعان النوّ، ثم قُبض على أحدها
    Devam edebilirdim ama bardagm doldu. Open Subtitles يمكنني أن أكمل، لكن كأسي امتلأت.
    Şişe nerdeyse doldu, Ve hala işiyorum. Open Subtitles الزجاجة امتلأت وأنا ما أزال أتبول.
    Tüp dolmuş. Değiştirilmesi lazım. Open Subtitles لقد امتلأت زجاجة السائل يجب أن أغيرها
    Araçlarınız da tıka basa dolmuş zaten. Open Subtitles ، مع ذلك ، يبدو بأن سيارتكم امتلأت
    Ve sonuç olarak, kalp kesesi boşluğu sıvıyla dolmuş. Open Subtitles وكنتيجة لذلك، امتلأت مثانتك.
    Ciğerleri tamamen dolmuş. Open Subtitles امتلأت الرئتين بالماء
    Zamanın başlangıçında, gökyüzü uçan fillerle doluydu. Open Subtitles في البدء امتلأت السماء بالفيّلة الطائرة
    Planınız başından beri hatalarla doluydu! Open Subtitles "الآن يتراءى لي أن خطتكم امتلأت بالأخطاء منذ البداية!"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more