Düşünmeden bildiğim tek şey bu. | Open Subtitles | انه الشيء الوحيد في حياتي الذي لايحتاج للتفكير. |
Sanırım sana yardımı dokunacak tek şey bu. | Open Subtitles | اعتقد انه الشيء الوحيد الذي يمكنه أن يفيدك. |
Uygun olmayan tek şey bu. | Open Subtitles | يجب ان تكون كذلك انه الشيء الوحيد الغير ملائم |
Umursamamız gereken tek şey bu. | Open Subtitles | تخلي عن المال وارجعيه الى المصرف الفيدرالي انه الشيء الوحيد بحق الذي نكترث له |
Dün geceki yangın felaketinden kurtarabildiğim tek şey bu. | Open Subtitles | انه الشيء الوحيد الذي تمكنت من انقاذه من حريق الليله الماضيه |
Yapabileceğimiz tek şey bu! | Open Subtitles | انه الشيء الوحيد الذي نستطيع فعله |
- Cesar, Onu otlatmak için her zaman sürebilirim. İşte asla anlamadığım tek şey bu. | Open Subtitles | انه الشيء الوحيد الذي لم يفهمة |
Dalia'nın Noel listesindeki tek şey bu. | Open Subtitles | انه الشيء الوحيد على قائمة داليا |
Uygun olmayan tek şey bu. | Open Subtitles | انه الشيء الوحيد الغير ملائم |