Pazar hakimiyetini ele geçirmek için uzun vadeli hedeflerin olduğunu biliyorlardı. | TED | كانوا يعلمون انه كان هنالك هدف طويل المدى في بناء هيمنة في السوق |
Ampul söndü... burada bir fırsat olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | واختفت الاضواء الصغيرة وعرفت انه كان هنالك فرصة |
Haberlerde havaalanında bir tür patlamanın olduğunu söylediler. | Open Subtitles | الاخبار تقول انه كان هنالك نوعاً من الانفجار في المطار |
Boston sokaklarında yüz binlerce insan olduğunu göz önünde bulundurursak etraf o kadar da kötü görünmüyor. | Open Subtitles | تعلمون عندما انظر حولي لا يبدو الامر سيئ مع الاخذ با العتبار انه كان هنالك الالاف من الناس في شوارع بوسطن اليوم |
İtişme bulguları olduğunu söylediniz, değil mi Detektif? Evet, söyledim. | Open Subtitles | قلت مسبقاً انه كان هنالك علامات مقاومة, ايها المحقق؟ |
Birbirimizden ayrı tutmanın tek yolunun bu olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | لقد عرفت انه كان هنالك طريقه واحده لتبقينا منفصلين |
Birleşik Krallık'ta bu öylesine bir sorun ki, birkaç yıl önce bir hükümet raporu Birleşik Krallık'ta israf olan yiyeceklerin ikinci büyük suçlusunun pörsümüş marul olduğunu söyledi. | TED | في الممكلة المتحدة يمثل هذا مشكلة لدرجة انه كان هنالك تقرير حكومي قبل سنين و الذي قال بأن اكبر ثاني مذنب من الطعام الذي يرمى في المملكة المتحدة هو الخس الرطب |
Bu kapının kilidi olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | وانا اعلم انه كان هنالك قفل في الباب |
Daha fazlası olduğunu hissetmiştim. | Open Subtitles | اعتقدت انه كان هنالك المزيد |
Yangın olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لقد عرفت انه كان هنالك حريق |