İyi haber, hâlâ hayattayız. | Open Subtitles | حسنا ، ان الخبر السار هو ، اننا على قيد الحياة. |
Sanırım iyi haber şu. Cezamı tam çekemeyeceğim. | Open Subtitles | أعتقد ان الخبر الجيد أنني لن أكمّل فترة العقوبة |
Yani kötü haber, beni herkesin önünde dövecekler. | Open Subtitles | اذا ان الخبر السيء هو انهم يمكنهم ضربي بشكل علني |
Sanırım iyi haber şu ki; öyle ya da böyle, bir şekilde bazı cevaplar almış olacağım. | Open Subtitles | اعتقد ان الخبر السار هو اني سأعرف بطريق او بأخرى |
İtiraf etmeliyim ki bu haber başta bizim için bir sürpriz oldu. | Open Subtitles | علي أن أعترف ان الخبر كان مفاجأة |
Aslında Max, iyi haber şu ki, artık hayatını düzene sokmaya muktedir olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أتعلم يا (ماكس) ان الخبر الرائع هو أنه الآن بما أننا علمنا أن لديك القدرة على تحسين حياتك |