Yani sen Bütün bunların Arlena Stuart'ın ölümüyle hiç alakası olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | هل انت حقا تفترض ان, كل هذا ليس له علاقة بموت ارلينا ستيوارت ؟ |
Beni aptal yerine koymayın. Bütün bunların bavuldaki küçük adamlar için olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا يمكنكم خداعي , انا اعلم ان كل هذا من اجل الدمى الموجوده في الحقيبه |
Dom, beni kandıramazsın. Bütün bunların altında seks var. | Open Subtitles | لا تحاول ان تخدعني يا دوم, انا اعرف ان كل هذا من اجل الجنس |
tüm bu sabotajın senin başının altından çıktığını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | سأفترض ان كل هذا التخريب انك انت من عمله كله |
Bana kalιrsa bütün bu vaazlar, dükkan açmalar, dua etmeler... hiçbir işe yaramayacak. | Open Subtitles | في رأيي ان كل هذا النقاش مجرد خطاب اثناء الصلاة لايزيد عن بصاق في النهر |
Herneyse, tüm bunlar kaderin bir oyunu galiba. | Open Subtitles | على اية حال, أعتقد ان كل هذا من فعل القدر, اليس كذلك ؟ مرة أخرى ؟ |
Bana tüm bunların bir deniz canavarı yüzünden olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تحاول ان تخبرنى ان كل هذا من اجل وحش البحر؟ |
Bu bir görüş, tüm bildiğim Bütün bunların Serrat'ın uydurması. | Open Subtitles | وهي تقول الحقيقه حسنا, هذا رأي وانا اعتقد ان كل هذا من صنع سيرات |
Gerçekten Bütün bunların rüya olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين حقا ان كل هذا مجرد حلم؟ |
Bütün bunların hiçbir işe yaramadığını söylesem? | Open Subtitles | ماذا إذا أخبرتك, ان كل هذا بلا طائل؟ |
Bütün bunların senin işine yaradığına sevindim. | Open Subtitles | انني سعيدة جداً ان كل هذا قد نجح معك |
Bütün bunların biteceğini bilmek tembel hissettiriyor. | Open Subtitles | احس بالكسل فقط بالتفكير ان كل هذا سينتهي... |
Bütün bunların tesadüf olduğuna inanıyor olamazsın? | Open Subtitles | انت لا تصدق ان كل هذا صدفه ؟ |
Tamam, tüm bu cadılık işi gittikçe daha da ürkütücü olmaya başladı. | Open Subtitles | حسناً , يبدوا ان كل هذا سحر اوشك الامر ان يكون مخيفاً |
Bunca zamandır, ...onu bir yerlerde saklıyor olman için dua ediyordum, ...itibarını zedeleyecek tüm bu şeylerin yalnızca bir tezgâh olduğunu, onu koruduğunu, ...onu güvenli bir yerde tuttuğunu ümit emiştim. | Open Subtitles | تعرفين ، طيلة هذا الوقت كنت أدعو أنك تخبئينه في مكان ما ان كل هذا التشويه لسمعته علنا |
Peki, söyle onlara, bütün bu olanlar tamamen bir yanlış anlamadan ibaret. | Open Subtitles | سو قل لهم ان كل هذا سوء تفاهم سيد جاكسون |
Sanırım bütün bu kaçma olayları ikinizi de yıpratmış. | Open Subtitles | اعتقد ان كل هذا الهروب وضع علاقتكم على الحافه |
Sanırım tüm bunlar uydurma olamaz. | Open Subtitles | أفترض ان كل هذا لا يمكن أن يكون من أجل لا شيء |
tüm bunlar gerçekse ve daha önce olanlar hayalse o zaman Kahlan diye biri yok. | Open Subtitles | لو ان كل هذا هو الحقيقة وكل ما حدث كان حلم اذاً فليس هناك "كالين". |
Tüm bunların bir sonunun geleceğini düşünmek beni tembelleştiriyor. | Open Subtitles | احس بالكسل فقط بالتفكير ان كل هذا سينتهي... |
bunların bir çılgınlık gibi göründüğünü biliyorum ama onu buldum. | Open Subtitles | اعلم ان كل هذا جنونيا لكنني وجدته |