Emin olduğum şey iyi bir kas yapısı olduğu, hatta spor sütyeninin yanık izleri var, demek ki aktif biri. | Open Subtitles | ما اعرفه ان لديها قوة عضلية جيدة وحتى لديها اثار في جسدها من حمالة صدر رياضية تشير الى انها نشيطة |
Laura Pritchard'ı sevmem. Guatrı var. | Open Subtitles | انا لا احب لورا ريتشارد ان لديها لحمية فى الأنف |
Onun büyük, böbrek biçimli bir kahve masası var. Ona sadece bakmak beni hasta ediyor. | Open Subtitles | ان لديها هذه المنضدة للقهوة على شكل الكلية انها تثير ضيقى لمجرد النظر اليها |
Fakat 2009 yılında Belle, beyin kanseri olduğunu ve dört ayı kaldığını öğrendi. | TED | لكن في عام 2009، عرفت بيل ان لديها سرطان الدماغ وأربعة أشهر للعيش |
Varsayım, bunların kuzen şeklinde ya da bir başka şekilde bir ilişkisi olduğunu düşünmek yönündedir. | TED | والإفتراض هو ان لديها صلة قربى مثل ابناء العمومة او ما شابه |
Evet, evet, ve ben onun bir kopya sakladığından eminim | Open Subtitles | نعم نعم واعلم ان لديها الوصول الى نظام الايميل للسفاره |
Evinde havuz var ve kızlar soyunuyor. | Open Subtitles | انتم تعلمون ان لديها حمام السباحه وانها تتعرى |
Kazakistan çok şanlı bir ülke ama, problemleri de var: | Open Subtitles | بالرغم من ان كازخستان بلاد مجيده الا ان لديها مشاكل ايضاً |
Ve ikincisi, amigo takımının lideri olarak, yetenekli gördüklerimi takıma almaya hakkım var. | Open Subtitles | . . و ثانياً كرئيسة فريق المشجعات لديّ الحق في ان أضم من أرى ان لديها موهبة |
Aslında birden fazla delik var ama hepsini onaracağız. | Open Subtitles | ان لديها اكثر من ثقب في الحقيقه ولكننا سوف نعالج ذلك |
Bahse varım masasında lanetli bir biblo var ve onu kağıt ağırlığı olarak kullanıyor. | Open Subtitles | اراهن على ان لديها شيء شيطاني على طاولتها تستخدمه كمثبيت للأوراق |
Asansörü çağır. Onlara daha evvel üç kere alerjisi olduğunu söylemiştim. O aşçı başına edeceğim birkaç kelam var. | Open Subtitles | لابد ان اخبرتهم ثلاثه مرات ان لديها حساسيه سأجري حديثاً خاصاً مع ذلك الطباخ |
Yani sana istediğini yapma hakkı var. | Open Subtitles | والذي يعني ان لديها الحق ان تفعل بك اي شيئ تريده بك |
Muhtemelen tünel görüşü var ve mutluluğunun anahtarının o kadında olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | على الاغلب رؤيته ضيقة و يعتقد ان لديها مفتاح سعادته |
Doğru! Sabıka kaydı ve uyuşturucu çekerken videoları var. | Open Subtitles | هذا صحيح ان لديها فيلم جنسي و تسجيلات وهي تشم |
- Tıraş olmak gece uykusu kadar iyi gelir. - Şef. Bu genç bayan senin için bilgisi olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | حلاقة الذقن جيدة كنوم الليل سيدي هذه الشابة تزعم ان لديها معلومات لك |
Sorunu olduğunu ilk fark ettiğinde Savannah kaç yaşındaydı? | Open Subtitles | توم: كم كان عمر سافانا عندما اكتشفتوا اول مرة ان لديها شيئا ليس صحيحا |
Sonunda yardıma ihtiyacı olduğunu kabul ettiğinde baya ilerleme kaydetti. | Open Subtitles | و كان الأمر مؤثراً للغايه عندما أعترفت أخيراً ان لديها مشكلة |
Gitmezsen şirketi batıracak delili olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول ان لديها بعض الأدلة التي بإمكانها إغلاق الشركة لو لم تذهبي |
Hemşirelerin onu seven bir ailesinin olduğunu bilmeleri iyi olur. | Open Subtitles | ..هو ان ادع الممرضات يعرفون ان لديها عائله تحبها |
Tek söylediği baş ağrısı olduğu. Başka kimse de bir şey demiyor. | Open Subtitles | جل ما تخبرني ان لديها صداع لا أحد يريد اخباري أي شئ |