Dişi, bu teklife olan ilgisini narin bir kanat çırpışı ile gösterir. | Open Subtitles | تعطي الأنثى إشارة تعلن أستعدادها بالقيام بذلك عن طريق ضربات خفيفة بأجنحتها |
Ama sonra bir sürü güvercin olduğunu görürüm... boş boş orada oturup kanat çırparlar, sıçarlar ve hiçbir yere gitmezler. | Open Subtitles | ولكن عندها أرى بأنه سيكون هناك الكثير من الحمام تجلس في الأعلى بدون فعل شيء, ترفرف بأجنحتها, تذهب إلى أي مكان |
Bana sorun çıkarırsa kendini, kanatları yere tuşlanmış olarak bulacak! | Open Subtitles | لوتسببتلي بمشاكل... ستجد نفسها بأجنحتها ... مُسمرة بالأرض |
İkincisinin kanatları yaklaşarak aleve değdi ve o dedi: | Open Subtitles | الثانية مست اللهب بأجنحتها و قالت |
Bence, önemsiz bir olay, bir kelebeğin kanatlarını çırpması bile her şeyi etkileyebilir. | Open Subtitles | اعتقد ان أي حدث غير هام حتي و لو فراشه تُرفرف بأجنحتها يمكنه ان يؤثر في كل شيء |
Kelebekler, kanatlarında taşıdıkları umutla çiçeklere doğru süzülürler. | Open Subtitles | الفراشات تطير بين الورود بأجنحتها عديدة الألوان |
Onlara birkaç içki içir, zannedersin ki yukarıda kanat çırpan onlar. | Open Subtitles | بعد أنْ يحتسوا بضعة كؤوس تراهم كطيور تخفق بأجنحتها |
kanat çırpmanın ötesinde bunu hissediyorlar. | Open Subtitles | ... إنهاتعرفذلك بالتأكيد ولا ترفرف بأجنحتها صدفة ... |
Maryanne! Evin içinde kanat çırpan bir kuşun olması hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | "ماريان"، لا تروق لي الطيور في المنزل إنها تصفق بأجنحتها |
Kelebek Pekin'de kanat çırpar... | Open Subtitles | الفراشة قد ترفرف بأجنحتها فى بكين |
Mesela, bir kelebek kanat çırpsa Tokyo'da deprem olur, ya da başka bir yerde tsunami falan. | Open Subtitles | مثل فراشة تحلق بأجنحتها "و تنفجر بعدها "طوكيو أو يحدث إعصار مثل "تسونامي" في مكان ما |
Narin görünüşlü kanatları ve kararsız gibi görünen uçuşları ile kelebekler en güçlü uçucular gibi görünmeyebilirler. | Open Subtitles | بأجنحتها التي تبدو هشة و طيرانها الشارد, (الفراش) ربما لا يبدو أقوى الطيارين. |
Bazı türler, mesela bu uzun bacaklı sinekler tıpkı kız böceklerinde olduğu gibi kur anında kanatları ile gösteri yaparlar. | Open Subtitles | بعض الأنواع, مثل هذه (الذبابة)ذات الأرجل الطويلة, تتباهى بأجنحتها أثناء المغازلة مثل (ذباب ديمسيل). |
En sonunda en küçük bir olay, belki de kanatlarını çırpan bir kelebek, her şeyi değiştirebilir. | Open Subtitles | و في النهايه... أكثر حدث ثانوي حتي فراشه ترفرف بأجنحتها |
Bali'deki bir kelebek kanatlarını çırpınca altı hafta sonra Maine'deki açıkhava düğününüz mahvolabilir. | Open Subtitles | فراشة تٌرفرف بأجنحتها في "بالي" و بعد ستة أسابيع حفلة زواجك في الهواء الطلق في "ماين" تُصبحُ أطلالاً. |
Fakat yakın akrabaları olan kız böcekleri kondukları anda kanatlarını arkalarında birleştirir. | Open Subtitles | ولكن لديهم أقرباء , (ذباب ديمسل), ويحطون بأجنحتها مغلقة فوق ظهرها |
Kelebekler, kanatlarında taşıdıkları umutla çiçeklere doğru süzülürler. | Open Subtitles | الفراشات تطير بين الورود بأجنحتها متعددة الألوان " يتغذون على أزهار الربيع " |