Merak etmeyin, Londra'da güvende meslektaşlarım onu iyi kullanıyordur. | Open Subtitles | لا تزعج نفسك إنها بأمان في لندن حيث يستفيد منها زملائي |
Hastanedeki odamda da güvende olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنني بأمان في غرفتي في المستشفى أيضا |
Oğlunu geri alana kadar bize hiçbir şey söylemeyecektir ve ikisi de Amerika'da güvende olurlar. | Open Subtitles | لن تفصح لنا عن أي شيء حتى تحوز على ابنها ويكونان كلاهما بأمان في الولايات المتحدة |
Geceleri birlikte uyurken, sağ salim evde olduğu için minnettar oluyorum. | Open Subtitles | عندما تنام بجانبي أشعر بأنها بأمان في المنزل |
Evet ama bu koca sarı ve onun silahlarıyla çok daha güvendeyiz. | Open Subtitles | نعم, لكننا بأمان في حماية الأصفر الضخم و مدافعه |
Evden ayrıldın çünkü dünyayı kurtarırsan evinde güven içinde olacağını sanıyordun. | Open Subtitles | غادرت لأنك اعتقدت لو أنقذت العالم ستكون بأمان في منزلك |
Yedi milyon yıl önce primat atalarımız güvenli bir şekilde ağaçlarda yaşıyorlardı. | Open Subtitles | قبل سبعة ملايين عام، يعيش أسلافنا من الرئيسيات بأمان في الأشجار. |
Gece bastırdığında Tokut'da güvende olabiliriz. | Open Subtitles | يمكن أن نكون بأمان في "توكان" بحلول الليل |
Gerçek olan şey Versay'da güvende olduğumuzdur, Madam Tournon! | Open Subtitles | الحقيقة أننا بأمان في فرساي |
Sen ve ailen Kanada'da güvende mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن أنك أو أسرتك بأمان في "كندا"؟ |
Yaşlılarımız, "herhangi bir şey olursa Etiyopya'da güvende olursunuz" demişlerdi. | Open Subtitles | أخبرنا آباؤنا بأننا سنكون بأمان في أ(ثيو)بيا في حال حدث شيء. |
Kız Meksika'da güvende değil. | Open Subtitles | إنّها ليست بأمان في (المكسيك). |
Kız Meksika'da güvende değil. | Open Subtitles | إنّها ليست بأمان في (المكسيك). |
Tal Jiza'da güvende. | Open Subtitles | (غاني) بخير هو بأمان في (تل الجيزة) |
sağ salim çocuğun doğduğuna göre onu artık hapise atmalısın. | Open Subtitles | والآن بعد أن أصبح ابنك بأمان في هذا العالم، فعليك أن تسجنها |
Olup biten yegane tuhaflık şurada duruyor, oradayken burada onunla olduğumuzdan daha güvendeyiz. | Open Subtitles | الشيئ الغريب الوحيد يقف هناك نحن بأمان في الخارج اكثر مما نحن هنا معها |
Bavullarımla güven içinde arabaya binebilirim. | Open Subtitles | يمكنني اخذ أمتعتي للطابق السفلي .و تخبئتها بأمان في العربة |
Tabii onu güvenli bir şekilde çöle indirmeme izin vermezseniz. | Open Subtitles | إلا إذا كنت اسمحوا لي الأرض بأمان في الصحراء. |
Hayır, ABD Büyükelçiliği'nde güvende olmam. | Open Subtitles | لا لا أنا لن أكون في بأمان في السفارة الأمريكية |
Ve Kraliyet Goncası'nı saklamalıyız, uzaklarda bir yerde... güvende olmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | والزهرة, يجب أن نتأكد أن الزهرة الملكية مُخبّأة بأمان .. في مكان بعيد, و لماذا أحضرتها هنا؟ |
Kutunun içinde güvende kal, böylece bana hiçbir şey olmaz. | Open Subtitles | سأبقى بأمان في الصندوق حتى لا يحدث لي شئ |