Dünya iyi, sıradan evlerde yaşayan iyi, sıradan ve küçük insanlarla dolu. | Open Subtitles | العالم مليئ بأناس رائعون عاديون يعيشون في منازل رائعة عادية فوق الأرض |
Hasta veya engelli insanlarla ilgilenen bir sürü insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشخاص هناك يهتمَون بأناس مرضى أو معاقين. |
Seni böyle bir yerde göreceğimi düşünmemiştim, gerçek insanlarla birlikte. | Open Subtitles | لم أتوقع أن أقابلك في مكان كهذا مليء بأناس حقيقيين |
Yapay zekâyı geliştirmek için yapmamız gereken şey her türden geçmişe sahip insanları bir araya getirmek. | TED | ما علينا فعله لتحسين الذكاء الاصطناعي هو الاستعانة بأناس من جميع الخلفيات. |
Tüm bildiğimiz, bir sektör dolusu ölü insanla sonuçlanabilir. | Open Subtitles | كما نعلم جميعاً ، يمكن أن ينتهي الوضع بقطاع مليئ بأناس ميتين |
Çevremde birlikte olmak istediğim insanlara yer veriyorum ve ilerlemeye devam ediyorum. | TED | أنا أحيط نفسي بأناس أرغب في مصاحبتهم، و أستمر في التقدم للأمام. |
Çünkü insanlarla çok tehlikeli hâllerinde karşılaşıyorsunuz. | TED | لأنها تلتقي بأناس يمرون بحالة خطيرة جدًا. |
Şehirler bizimen çok çeşitliliği görebileceğimiz ve başka insanlarla karışabileceğimiz yerlerdir. | TED | المدن هي الأماكن المناسبة لنا لمواجهة التعددية ولنختلط بأناس آخرين |
düşünün ki bu odanın bu üçte birlik kısmı farklı kuruluşları temsil eden insanlarla dolu. | TED | تصوّر أنّ هذا الثُلًثَ من هذه القاعة مليء بأناس يمثلون مختلف المؤسسات. |
Ama başka insanlarla da tanışıyorum yaptıkları işi seviyorlar ve başka bir iş yapmayı düşünemiyorlar bile. | TED | ولكني ألتقي أيضا بأناس يحبون ما يفعلونه ولا يمكنهم تصور القيام بأي شيء آخر. |
People's Square'in önünde öturuyoruz ve burası rüyalarının bazıları bizimkilerle aynı olan insanlarla dolu. | Open Subtitles | نحن جالسون في ميدان الشعب والمكان كله مليئ بأناس حلمهم هو كحلمنا |
Etrafı tanımadığı insanlarla çevrili, bir odada oturuyor ve, mutfak için renk kataloglarını inceliyor. | Open Subtitles | إنها جالسة فى غرفة و محاطة بأناس لا تعرفهم تتصفح فهرسا لانواع طلاء المطابخ |
Yeni yerler görüyor, yeni insanlarla tanışıyor. | Open Subtitles | تعرفين، رؤية أماكن جديدة الإلتقاء بأناس جُدُد |
Bu evler, o şapkayı takanı tanıyan insanlarla dolu. | Open Subtitles | هذه البيوت مليئة بأناس يعرفون الشخص الذي يرتدي هذه القبعة |
Sadece bir dost uyarısı Ne yaptığını bilen insanlarla birlikte tekrar geleceğim. | Open Subtitles | تحذير أخوي سأعود بأناس يعرفون ماذا يفعلون |
Hayat seni düzmeye çabalayan insanlarla dolu biliyorsun. | Open Subtitles | هذه الحياة مليئة بأناس يريدون القضاء عليك، أتعلم ؟ |
Devlet daireleri işgal edilmişti. Sokaklar insanlarla dolup taşmıştı. | Open Subtitles | مباني حكومية تم احتلالها امتلأت الشوارع بأناس رفضوا أن يخلوا |
Uzun kampanya döneminde; her ırk, renk ve inançtan insanlarla tanıştım. | Open Subtitles | التقيت بأناس من كل عرق و لون و مذهب خلال هذه الحملة الطويلة |
Ve hep şunu düşünoyordum, yani, her şeyi saptıran insanları garipserim. | TED | وانا كنت مثل من يزداد صغرا كل مرة مبهورا بأناس بعيدين جدا عن كل شي حتي انفسهم |
Üniversitede benim düşüncelerimi paylaşan insanları buldum. | Open Subtitles | التقيت بأناس يشاركوني أفكاري في كلية الولاية |
Evlilik fikri hoşuma gidiyor ama öyle bir insanla tanışıyorlar ki yüzlerini hergün, hergün, hergün görüyorlar. | Open Subtitles | تعجبني فكرته ولكن لا أصدّق أن الكثيرين... يلتقون بأناس يريدون رؤيتهم... كل يوم، |
Sırf paraları var diye... yüzünü görmeye katlanamadığın insanlara yaltaklanmak nasıldır bilemezsin. | Open Subtitles | انت لا تعرف شعور أن تلتصق بأناس لمجرد أن تحصل على نقود |
Doğru partilerde bulunup, doğru kişilerle tanış. | Open Subtitles | ستحضرين حفلات ضخمة وتلتقين بأناس مهمين |