Ama sen de, ideal bir üvey baba olmadığını itiraf etmelisin. | Open Subtitles | ولكنك يجب أن تعترف حقاً بأنك لم تكن زوج أم مثالى |
Bana hepsini uydurmadığını söyle evlat bana onun Lenny olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني بأنك لم تجعله صبي تافه أخبرْني بأن هذا ليس ليني. |
Gözlerimin içine bak ve dün gece onun evinde olmadığını söyle bana. | Open Subtitles | وضعت عينك في عيني وأخبرتني بأنك لم تكن في منزله ليلة البارحة. |
Zaten seni ilk gördüğümde iyi biri olmadığını anlamıştım. | Open Subtitles | عندما رأيتك لأول مرة عرفت بأنك لم تكن شخص جيد |
Bana birisi çocukluğunda sahip olduğun oyuncaklardan pek memnun olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني شخص ما بأنك لم تكن راضياً تماماً عن ألعابك وأنت صغير. |
Herhalde şimdi mavi gömleğin olmadığını da söyleyeceksin. | Open Subtitles | أفترض بأنك ستقول بأنك لم تكن تملك أي قميص أزرق |
Baltimore bombalamasıyla hiçbir alakanız olmadığını biliyorum... ve sonuna kadar eminim ki bunu siz yapmadınız. | Open Subtitles | سيدى، أنا أعرفك أعرف بأنه لم يكن لديك دخل بقنبلة بالتيمور وأنا متأكد بأنك لم تفعلها |
Lütfen bana saldırıdan senin sorumlu olmadığını söyle. | Open Subtitles | أرجوك أخبريني بأنك لم تكوني مسؤولة عن ذلك الهجوم |
Yanlış bir karar olup olmadığını henüz bilmiyoruz. | Open Subtitles | لقد شهدتَ بأنك لم تكن تعرف لمن كانت الضحية توجه حديثها |
Henüz hazır olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | شيء ما أخبرني بأنك لم تكوني مستعدة لتعرفي عنها |
Artık o adam olmadığını biliyorum. Şerefe. Kime, eski düşmanlara mı? | Open Subtitles | أنا أعلم بأنك لم تعد ذلك الشاب بعد الآن توست إلى ماذا ، أعداء قدماء؟ |
Orada olmadığını çünkü orada olmayı hiçbir şekilde umursamadığını söyleyeceğim. | Open Subtitles | سوف اقول بأنك لم تكن متواجد هناك لأنك لم تهتم ابداً بأن تكون هناك |
O yüzden çok da iyi olmadığını söyleme. | Open Subtitles | لذا لا تقولي .. بأنك لم تكوني في أحسن حال |
Kötü bir şey olmadığını biliyordum. Bunu kemiklerimde hissetmiştim! | Open Subtitles | كنت أعرف بأنك لم تُصب بسوء شعرت بذلك في دمي |
Ciddi olmadığını düşünmüştüm, ama eğer ciddiysen... | Open Subtitles | استنتجت بأنك لم تعني ذلك ولكن إن فعلتِ, إذن.. |
Bana anlattığı zaman, suçunun olmadığını, bunu senin seçmediğini söyledi. | Open Subtitles | حسناً عندما قامت بأخباري عما حدث قالت لي بأن لا ألومك بأنك لم تكن تملك خياراً |
Aslında senin bize ihtiyacın olmadığını düşündürdü. Hıyar! | Open Subtitles | حسناً , لقد شعرت بأنك لم تكن في حاجتنا , أيها المغفل |
Bana partinde uyuşturucu olmadığını sakın söyleme. | Open Subtitles | لا تخبرني الان بأنك لم تعلم بأن هناكَ مخدراتُ في حفلتكَ |
Kimsenin eline koluna hakim olmadığını ya da baskı altına alındığını söylemesini istemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | لأننا لا نريد أي احد بأن يقول بأنك لم تحظى بالعنايه المطلوبه أو انه تم اجبارك, اليس كذلك؟ |
Bay Tucker en iyi rutinin olmadığını söyledi ve şaşkın davrandığını ve kötü atıştırmalıklar yediğini. | Open Subtitles | السيد تاكر يقول بأنك لم تقدمي أفضل روتين. و أنك تتصرفين بشكل سخيف و تأكلين طعام غير صحي. |