Yaptığı şey için üzgün olduğunu bilmeni istiyor. | Open Subtitles | المهم، يريد منك أن تعلمي بأنه آسف عما فعل، |
Cliff size yaptığını anlattı ve bunun için üzgün olduğunu, değil mi? | Open Subtitles | لقد أخبرك كليف بأنه فعلها وقد أخبرك بأنه آسف لذلك، صحيح؟ |
üzgün olduğunu söyledi ve sonra beynini duvar boyunca dağıttı. | Open Subtitles | قال بأنه آسف و من ثمة ، قام بتفجير دماغه في انحاء المكان |
Aynı zamanda çok üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | وهو أيضاً يريد أن يقول بأنه آسف |
Çok üzgün olduğunu söylüyor,baba. | Open Subtitles | قال لي بأن أقول لك بأنه آسف جداً |
Anlatmadığı için üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وقال بأنه آسف لأنه لم يخبرني قبل ذلك |
Sarhoş erkek fahişesi, üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | إن هذا العاهر السكير يقول بأنه آسف |
Burada olamadığı için üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | هو يقول بأنه آسف بأنه ليس موجود هنا |
Yani Scott'a babasının San Francisco'ya geri döndüğünü üzgün olduğunu ama hoşça kal demek için vakti olmadığını mı söyleyeceğim? | Open Subtitles | إذن فعليّ أن أخبر (سكوت) بأن والده عاد إلى "سان فرانسيسكو"، ويُخبرك بأنه آسف لأنه لم يكن لديه وقت لتوديعك؟ |
Eğer o sadece üzgün olduğunu söylemiş olsaydı.. | Open Subtitles | ...إذا كان فقط ...قال بأنه آسف |
üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | -ما الذي قاله؟ لقد قال... لقد قال بأنه آسف |
Keller üzgün olduğunu söyledi. Yoğunluktan kafasını kaldıramıyor. | Open Subtitles | قال "كيلر" بأنه آسف كان مشغولاً |
- üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | ماذا قال ؟ - قال بأنه آسف - |
üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال... لقد قال بأنه آسف |
Sal üzgün olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | "سال" قال بأنه آسف |
üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول بأنه آسف. |
Peyton üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إستمع (بايتون) قال بأنه آسف |